TÜİK 2025 Şubat Ücretli Çalışan İstatistikleri
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan verilere göre, 2025 yılının Şubat ayında sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörlerinde ücretli çalışan sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,1 oranında artış göstererek toplamda 15 milyon 293 bin 843 kişiye ulaştı. 2024 yılının Şubat ayında bu sayı 15 milyon 125 bin 704’tü. Bu veriler, Türkiye’deki iş gücü piyasasının gelişimini ve sektörler arası dinamikleri incelemeye olanak tanıyor.
Sanayi ve İnşaat Sektörlerindeki Durum
İstatistikler incelendiğinde, sanayi sektöründeki ücretli çalışan sayısında %2,2’lik bir azalma gözlemlenirken, inşaat sektöründe %2 oranında bir artış kaydedilmiştir. Bu durum, sanayi sektöründeki istihdamda karşılaşılan sıkıntıları ve sektörün daralma eğilimini işaret ederken, inşaat sektörünün dinamik ve büyümekte olan yapısını ortaya koymaktadır. İnşaat sektörü, Türkiye’nin ekonomik büyümesinde kritik bir rol oynamakta ve istihdam yaratmaya devam etmektedir.
Ticaret ve Hizmet Sektöründeki Değişim
Aynı dönemde ticaret ve hizmet sektörlerinde ise %2,9 oranında bir artış kaydedilmiştir. Bu artış, ticaret ve hizmet sektörünün pandemiden sonra toparlanma sürecinin başarılı bir şekilde ilerlediğini göstermektedir. Ticaret ve hizmet alanlarının genişlemesi, yeni iş imkânlarının ortaya çıkmasına ve iş gücünün bu sektörlere yönelmesine olanak tanımıştır.
Aylık Bazda Değişimler
Aylık bazda incelemelerde ise, ücretli çalışan sayısında %0,1’lik bir düşüş yaşanmıştır. Bu dönemde sanayi sektöründeki düşüş %0,4, inşaat sektöründe ise %0,7 olarak kaydedilmiştir. Buna karşın, ticaret-hizmet sektöründe %0,1’lik bir artış gözlemlenmiştir. Bu durum, aylık bazda iş gücü hareketliliğinin zayıfladığına işaret ederken, aynı zamanda ticaret-hizmet sektörünün dalgalanmalara daha dirençli olduğunu göstermektedir.
Sonuç
TÜİK’in açıkladığı istatistikler, Türkiye’nin ekonomik yapısındaki farklı alanların dinamiklerini gözler önüne sermektedir. Özellikle sanayi sektöründeki azalma, bu alanda karşılaşılan çeşitli zorlukları ifade ederken, inşaat sektörü ve ticaret-hizmet alanındaki artışlar, geleceğe yönelik umut verici bir tablo çizmektedir. Bu verilerin ışığında, Türkiye’nin ekonomik stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesi ve iş gücü politikalarının bu doğrultuda şekillendirilmesi amacıyla ciddi adımlar atılması gerekmektedir.
Gelecek dönemlerde, tüketim alışkanlıklarının değişimi, teknolojik gelişmeler ve küresel ekonomik tendanslar göz önünde bulundurulduğunda, istihdam politikalarının da bu değişimlere ayak uydurması beklenmektedir. Ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir bir büyüme için, ilgili sektörlerde belirlenen hedeflerin ve stratejilerin önem arz ettiği bir döneme girilmektedir. Ayrıca, iş gücü piyasasındaki bu tarz niteliksel analizlerin, hem istihdam yaratma hem de ekonomik büyümenin desteklenmesi açısından ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulanmalıdır.
Türkiye’nin ekonomik durumu ve sektör bazlı gelişmeleri takip etmek, gelecekte yapılacak yatırımlar ve iş gücü yönetimi açısından stratejik kararların alınmasında kritik bir rol oynayacaktır.
