Uluslararası Adalet Divanı (UAD), işgal altındaki Filistin topraklarının parçalanmış ayrı bölgeler değil, tek bir bölgesel birim olduğunu ortaya koyarak, İsrail’in Gazze, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da işgalci olduğunu tespit etti. Türkiye Dışişleri Bakanlığı da bu konuyla ilgili olarak İsrail’in işgalinin bir an önce sona ermesi gerektiğini belirtti. UAD’ın istişari görüşünde, İsrail’in Filistin topraklarında işgal ve zulüm politikaları uyguladığı hukuki olarak teyit edildi. İsrail’in Filistin’e yönelik politikalarını sonlandırması ve zararı tazmin etmesi gerektiği vurgulandı.
UAD Başkanı Lübnanlı Yargıç Nawaf Salam, İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamaların hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşünü açıkladı. UAD, İsrail’in, Gazze dahil olmak üzere Filistin topraklarında işgal gücü otoritesini kullandığını ve işgalin Cenevre Sözleşmeleri ve uluslararası teamül hukukunu ihlal ettiğini tespit etti. Oslo Anlaşması’nın işgal ile ilgili kuralları ve İsrail’in yükümlülüklerini ortadan kaldırmadığı belirtildi. İsrail’in yerleşim politikaları Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ediyor.
UAD’nin danışma görüşleri bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alınıp harekete geçildiği bilinmektedir. UAD’nin görüşü İsrail’in Gazze’de ve Filistin topraklarında uyguladığı ihlallerin sonlandırılması yönünde baskı oluşturabilir. Danışma görüşü, İsrail’in adalet divanında yargılandığı davadan farklı bir nitelik taşımaktadır. UAD, BM organları ya da kuruluşlarının faaliyet alanlarına ilişkin yönelttiği sorular hakkında görüş bildirir.
UAD’ın Filistin topraklarında işgalin uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtmesi, İsrail ve diğer ülkeler açısından çeşitli sonuçlar doğurabilir. İsrail’e destek veren ülkelerin uluslararası toplum tarafından bu desteği sonlandırmaları yönünde baskıyla karşılaşmaları beklenmektedir. Danışma görüşü İsrail’in Filistin topraklarında işlediği suçların cezasız kalmaması için önemli bir adım olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca, UAD’nin danışma görüşünün uluslararası toplumun İsrail’e karşı tutumunu etkilemesi ve olası yaptırımların tartışılmasına yol açması beklenmektedir.
