Son dönemlerde, Türkiye’de yüksek öğrenim kurumlarında eğitim ücretlerine yapılan büyük zamlar, özellikle özel üniversitelerde önemli bir toplumsal tepkiye yol açmaktadır. Bu çerçevede, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) mensubu Fahrettin Koca tarafından kurulan Medipol Üniversitesi, eğitim maliyetlerine yaptığı yüzde 85 oranındaki zam ile dikkat çekmiştir. Bu durum, üniversite öğrencileri arasında yoğun bir rahatsızlık ve protesto ile karşılık bulmuştur.
Öğrencilerin, İstanbul’un Beykoz ilçesindeki Güney Kampüs Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen bu protestoya, başta hukuk, eczacılık, tıp, diş hekimliği ve mimarlık fakülteleri olmak üzere çeşitli fakültelerden çok sayıda öğrenci katılım sağlamıştır. Eylemde, “Çalmıyoruz, çırpmıyoruz, sadece okuyoruz” ve “Öğrenciyiz müşteri değil” gibi sloganlar yükseltilmiştir. Bu sloganlar, öğrencilerin karşı karşıya kaldıkları zorlukları ve eğitim sistemindeki adaletsizlikleri vurgulayan bir mesaj olarak öne çıkmaktadır.
Öğrenciler, bu eylem aracılığıyla, özellikle ekonomik koşulların giderek zorlaştığı bir dönemde, alınan zammın geri çekilmesini talep etmişlerdir. Zammın gerekçesi tartışma konusu olurken, öğrenciler, yüksek öğrenim hizmetlerinin ve kalitesinin düşmesine yol açacak bu tür artışların kabul edilemez olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca, bu durumun, eğitim sisteminin ticarileşmesine ve öğrencilerin müşteri olarak değerlendirilmesine yol açtığını belirtmişlerdir.
Medipol Üniversitesi’nde yaşanan bu olay, Türkiye genelinde özel üniversitelerdeki eğitim ücretleri ile ilgili geniş bir tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Türkiye’deki yükseköğrenim kurumlarının, eğitimde kaliteden çok, maddi kazanca odaklanması eleştirilmektedir. Öğrencilerin bu konudaki duyarlılığı, toplumsal bir bilinçlenme sürecinin başladığını gösteriyor. Özellikle özel üniversitelerdeki eğitim ücretlerinin astronomik rakamlara ulaşması, birçok öğrenci ve aileyi zor duruma sokmaktadır.
Eyleme katılan öğrencilerin ortak görüşü, eğitim sisteminin özelleşmesi ve ticarileşmesi yönündeki politikaların, toplumun her kesimini olumsuz etkilediği yönündedir. Eğitim hakkının, maddi durumu iyi olanlarla sınırlı olmaması gerektiğini vurgulayan öğrenciler, “Eğitim hakkı herkesin olmalı” mesajını vermektedir. Bu bağlamda yapılan eylemler, sadece Medipol Üniversitesi ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor; diğer üniversitelerde de benzer protestoların yaşanabileceği düşünülmektedir.
Öğrencilerin, eğitim ücretlerindeki artışlara karşı verdikleri bu mücadele, aynı zamanda Türkiye’de eğitim sisteminin demokratikleşmesi ve eşitlik ilkesinin sağlanması adına da önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Öğrenci hareketlerinin, toplumsal bir bilinçlenme yaratma potansiyeli olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Eğitimde eşitlik talebi, sadece öğrencilerin değil, tüm toplumun ortak bir hedefi olmalıdır. Bu nedenle, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının konuya duyarlı yaklaşım göstermesi de büyük bir önem taşımaktadır.
Medipol Üniversitesi’ndeki bu olay, Türkiye’deki eğitim sistemi üzerindeki kamusal tartışmaları da yeniden ısıtmakta ve herkesin dikkatini çekmektedir. Eğitim ücretlerine yapılan büyük zamlar, birçok öğrencinin hayal ettiği üniversite eğitimini tehlikeye atmakta ve gençlerin geleceği üzerindeki belirsizlikleri artırmaktadır. Öğrencilerin, eğitimde eşitlik ve adalet adına verdikleri bu mücadele, gelecekte başka üniversitelerde de karşılık bulabilir. Bu tür eylemler, Türkiye’deki eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi ve reforme edilmesi gerektiğini bir kez daha gün yüzüne çıkarmaktadır.
Nihai olarak, bu tür eyle