Bursa‘da avukatlık yapan Özlem Yalçın Doğru (34) ile hukuk bürosunda çalışan Aykut Doğru’nun bir yıl önce yüksek ateş şikayetiyle başvurdukları hastanede, çocukları Uras’a ölümcül bir kas hastalığı olan DMD (Duchenne Müsküler Distrofi) tanısı konuldu. Bu durumu öğrenen aile, minik Uras’ın yaşaması için gerekli olan 110 milyon TL’yi bulamayınca, Bursa Valiliği’nden yardım kampanyası için izin almak zorunda kaldılar. Özlem Yalçın Doğru’nun Yalova Adliyesi’ne hâkim olarak atanmasının ardından, aile yeni hayatlarına Yalova’da devam etmeye karar verdi.
Özlem ve Aykut Doğru, çocuklarına umut olabilmesi için sosyal medya platformları üzerinden fotoğraf ve görüntülerini paylaşarak, yardım çağrısında bulunarak bir kampanya başlattılar. Bu kampanyanın amacı, Dubai ya da Amerika’da bir tedavi için gerekli olan 3 milyon doları toplamaktı. Ancak, kampanya başlangıcında yalnızca 3 milyon lira toplanabilmişti. Baba Aykut Doğru, “Kampanyamızın sadece yüzde 3’ü tamamlandı şu an. Önümüzde çok uzun bir yol var. Desteğinizi esirgemeyin. Her geçen gün Uras’ımın sağlığı git gide geriliyor. Kas kaybının ilerlemesini istemiyoruz. Uras’ı yaşatmak için desteklerinizi bekliyoruz,” diyerek duyduğu endişeyi dile getirdi.
Duchenne Müsküler Distrofi (DMD) hastalığı, genetik bir kas hastalığıdır ve genellikle erkek çocuklarda görülmektedir. Bu hastalık, kasların zayıflamasına ve zamanla kaybına neden olan yıkıcı bir kaçış yoluyla ilerleyerek, hasta bireylerin fiziksel işlevlerini ciddi şekilde etkiler. Uras’ın durumunun ciddiyeti göz önüne alındığında, ailenin bu tıbbi müdahale için bulmaları gereken miktar oldukça yüksektir. Bu durumda, ailenin başlattığı yardım kampanyası, Uras’ın tedavi olabilmesi için büyük bir umut haline gelmiştir.
Özlem ve Aykut’un çabaları, yalnızca kendi çocukları için değil, aynı zamanda DMD hastalığına karşı farkındalık yaratma konusunda da önemli bir adım niteliğindedir. Aile, sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla insanların dikkatini çekmeyi ve destek toplamayı umuyor. Aykut Doğru, “Biz, oğlumuz için bu savaşta yalnız olmadığımızı bilmek istiyoruz. Lutfen, bu acımasız hastalığın etkilerinden kaçınmamıza yardım edin,” ifadesini kullanarak, bireylerin bağış yapma motivasyonunu da artırmayı hedefliyor.
Ailelerin karşılaştığı bu tür zorluklar, birçok ebeveyn için oldukça yıkıcı bir deneyim olabilir. Çocuklarının sağlığı hakkında kaygılara sahip olmaları, bir ebeveynin en büyük korkusudur. Bu bağlamda, Özlem ve Aykut Doğru’nun hikayesi, birçok insanın kalbine dokunmuş ve onları harekete geçirmiştir. Özellikle, toplumsal dayanışmanın ve etkili kampanyaların, sağlık sorunları bekleyen çocuklar için nasıl varlık gösterdiğini de gözler önüne seriyor.
Özlem ve Aykut’un hikayesinin dikkate değer bir diğer yanı, toplumsal bağış kültürünün nasıl geliştiği ve güçlendiğidir. Sosyal medya platformları aracılığıyla, insanlar bağış yapma konusunda daha istekli hale gelmekte ve bu tür kampanyalar, bireyler arasında büyük bir toplumsal destek yaratmaktadır. Uras için başlatılan kampanya da bunun bir örneğidir; artık insanlar, sağlık sorunları yaşayan çocukların hayatta kalabilmeleri için birlikte mücadele edebilmekte ve umut oluşturmaktadırlar.
Dolayısıyla, Özlem ve Aykut Doğru’nun hikayesi yalnızca kişisel bir mücadele değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratma ve insanların bir araya gelerek sağlıklı bir toplum yaratma çabasıdır. Minik Uras için harek