Üsküdar Vaniköy’de, Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’nde kaçak inşa faaliyetlerine karşı yıkım operasyonu gerçekleştirildi. Bu durum İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasında bir tartışma yarattı. Vaniköy’deki kaçak yapıların yıkımı için İBB ekipleri harekete geçti ancak Çevre Bakanlığı’nın araçları buna engel olmaya çalıştı. İBB yetkilileri, yıkım kararının sadece kendileri tarafından alındığını ve Çevre Bakanlığı’nın bu konuda söz hakkı olmadığını belirtti.
İBB’nin Boğaziçi İmar Şube Müdürlüğü, Üsküdar’daki kaçak yapılarla ilgili gerekli işlemleri başlatmış ancak Çevre Bakanlığı’nın araçları tarafından engellenmiştir. İBB, bu durumu kamuoyuna duyurarak süreci detaylı bir şekilde anlatmıştır. İBB’nin çabaları sonucunda tüm yasal süreç tamamlanmış ve yıkım kararı uygulanmıştır. Ancak Çevre Bakanlığı’nın bu süreçte herhangi bir adım atmadığı belirtilmiştir.
Kaçak yapıyla ilgili Çevre Bakanlığı’na CİMER üzerinden yapılan ihbar sonrasında İBB’nin girişimleri sonucu yıkım süreci başlatılmıştır. İBB, yasal süreçler çerçevesinde gerekli adımları atmış, yıkımı gerçekleştirmiş ve tapu müdürlüğüne bilgi vermiştir. İBB’nin yıkım süreci için sahaya ekip yönlendirmesi, yasal süreçlerin tamamlandığına işaret etmektedir.
Ancak sosyal medya açıklamalarında “koordinasyon sağlandı” ifadesine rağmen, İBB Boğaziçi İmar Şube Müdürlüğü ve Çevre Bakanlığı arasında hiçbir resmi yazışma gerçekleşmediği belirtilmiştir. Bakanlığın İBB’ye yazılı olarak bilgi vermemesi ve yıkım sürecini engellemeye çalışması durum tespit tutanaklarıyla belgelenmiştir.
Yıkım için bölgeye gelen İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü, kaçak yapıların yıkım sürecinin başlatıldığını ifade etmiştir. Ayrıca, yapılan araştırmalar sonucunda yapının organize suç örgütü lideri Adnan Oktar’a ait olduğu ve daha sonra bir Rus işadamı tarafından satın alındığı ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak, Üsküdar Vaniköy’de gerçekleştirilen kaçak yapı yıkımı operasyonu, İBB ve Çevre Bakanlığı arasında yaşanan karşılıklı açıklamalarla kamuoyunun gündeminde yer almıştır. Yasal süreçler doğrultusunda yıkımın gerçekleştirilmesine rağmen, Çevre Bakanlığı’nın bu süreci engellemeye çalışması ve resmi yazışma eksikliği dikkat çekici bir durumdur.