2023 yılında, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, YÖK Konferans Salonu’nda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte ‘Türkiye Yükseköğretim Meclisi İstişare Toplantısı’na katıldı. Bu toplantıda, vakıf yükseköğretim kurumlarının karşılaştığı sorunlar üzerinde duruldu. Özvar, yaptığı konuşmada, vakıf yükseköğretim kurumlarının 860 bin öğrenci ve 30 binden fazla akademik personele sahip olduğunu, bu yönleriyle yükseköğretim sisteminin önemli bir parçası olduklarını vurguladı.
‘Vakıf yükseköğretim kurumlarının karşılaştıkları en büyük sorunların başında akademik personel eksikliği geldiğini’ belirten Özvar, yükseköğretim programlarının başarıyla yürütülebilmesi için gereken asgari akademik personel sayısının önemine değindi. Eğitimin kalitesinin ve sürdürülebilirliğinin artırılması açısından bu kadroların tamamlanmasının kritik olduğunu ifade etti. Akademik personel sayısının bazı programlarda yetersiz kaldığını ve bu durumun eğitim süreçlerini olumsuz yönde etkilediğini kaydetti. Ayrıca, vakıf yükseköğretim kurumlarının, eğitim öğretim faaliyetlerinin etkili bir şekilde yürütülmesi için gerekli tedbirleri hızlı bir şekilde almalarının önemini vurguladı.
Diğer bir konu ise akademik personelin maaşlarıydı. Özvar, vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin ücretlerinin, 2547 sayılı Kanun’un Ek 8’inci maddesi gereğince devlet üniversitelerinde çalışan akranlarından az olmaması gerektiğini hatırlattı. Öğretim elemanlarının maaşlarının zamanında ve eksiksiz ödenmesinin, hem kurumsal itibar hem de eğitim kalitesi açısından merkezi bir unsur olduğunu ifade etti. Yükseköğretim Kurulu’na yapılan başvurular ve gerçekleştirilen denetimlerin, öğrenim ücretlerine yapılan yüksek oranlı zamların sıkça gündeme geldiğini gösterdiğini belirtti. Vakıf yükseköğretim kurumlarının kar amacı gütmeyeceklerine dair mevzuatın göz önünde bulundurulması gerektiğini ve bu nedenle öğrencilere mali yükümlülüklerin olumsuz yansımalarının eğitim-öğretim sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini vurguladı.
Ayrıca, vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri hakkında da çeşitli hususlara değinen Özvar, bu fakültelerin yükseköğretim sisteminin önemli bileşenlerinden biri olduğunu dile getirdi. Türkiye’de 32 vakıf üniversitesinde aktif tıp programı bulunduğunu belirten Özvar, tıp eğitiminin, teorik ve uygulamalı süreçlerin bir bütün olarak yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Öğrencilerin yeterli bilgi ve becerilerle mezun olmasının sağlanmasının esastan, uygulama eğitimi için gereken fiziksel alanların yeterli olmasının önemine dikkat çekti. Tıp fakültesine sahip vakıf üniversitelerinin, kendi hastanelerinin olması gerektiğini belirten Özvar, yapılan yerinde incelemelerde, iş birliği yapılan özel hastanelerin, yeterli vaka sayısı ve çeşitliliğine sahip olmadığına dair şikayetler aldıklarını ifade etti. Bu sorunların hızlı bir şekilde çözümlenmesi gerektiğini belirtti; çünkü vakıf üniversitelerinin tıp eğitimi kalitesinin sadece Türkiye için değil, uluslararası alandaki itibarı açısından kritik bir önem taşıdığına vurgu yaptı.
Toplantı, konuşmaların ardından basına kapalı olarak devam etti ve vakıf yükseköğretim kurumlarının gelecek dönemde alması gereken tedbirler hakkında stratejilerin belirlenmesi amaçlandı.