bu yazıyı tekrar yeniden bir muhabir gibi yeniden yazar mısın , daha okunaklı olması için paragraflara ayır ayrıca değiştirirken isimleri, sayıları tarihleri, mekanları, belirleyici olabilecek her türlü kelimeyi değiştirme.“Yenidoğan çetesi” ilgili soruşturma kapsamında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan fezlekede, soruşturmanın başlamasına neden olan CİMER ihbarına yer verildi. İhbarda Reyap Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen’in, SSK’yı dolandırdıkları belirtildi. Sarı ve Gönen’in “bazı özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadıkları, insani ve tıbbi olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten bebeklerin insanlık dışı bir şekilde öldüğü” kaydedildi. İhbarda şu ifadelere yer verildi: “Bu şahıslar birinci basamak olan hastayı epikrizlerde hep üçüncü basamak göstererek ve 112 Komuta Kontrol Merkezi’ne rüşvet vererek, bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca Türk lirası para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular. Bu satılan bebekler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi. Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler sizin de bebeğiniz olabilir.”class=”medyanet-inline-adv”>Fezlekede Dr. Fırat Sarı ve Dr. İlker Gönen’in 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla müşterek hareket ettikleri, 2 bin 400 suç içerikli olduğu değerlendirilen konuşma ve İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince yapılan denetimler sonucunda 41 şüphelinin suça karıştığının tespit edildiği kaydedildi.Çalışma şekliFezlekede, Sarı ile Gönen’in, İstanbul’daki birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla alıp kendisine bağlı sağlık çalışanlarını anlaştıkları hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdikleri aktarıldı. Zanlıların, bebek hastaların uzun sürelerde hastanede kalmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, şüphelilerin bu şekilde SGK’dan yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğrattıkları, aynı zamanda bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri belirtildi.class=”medyanet-inline-adv”>Fezlekede, örgütün sistemi saf dışı edecek şekilde, anlaşmalı oldukları hastanelerin gelirini artırmak amacıyla nasıl hareket ettiği de anlatıldı. Suç örgütü yöneticisi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, Renas Kılıç, Fehmi Alperen ve il dışında hastane sevk işlemlerini yapan örgüt üyesi Serdar Yüksel’in devlet ya da özel hastanelerden sevk olması gereken bebek hastaları öğrendikleri ifade edildi.Fezlekeye göre bu kişiler, örgüt elebaşı Sarı ya da yönetici Gönen’e haber vererek bebeğin hangi hastaneye sevk edileceği yönünde talimatı alıyordu. Ardından o hastaneye sevki yapabilmek için Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu (ASKOM) algoritmasına aykırı olacak şekilde hareket ediliyor ve bebeğin ailesi ikna edildikten sonra “tedavi ret” denilen işlem yapılıyordu. Daha sonra zanlı Özdemir, 112’den provizyon numarası almadan, sanki bu hasta başka bir hastaneye gitmemiş gibi anlaşmalı olunan hastanelerin birine acilden giriş yapılmasını sağlıyordu. Böylece maddi menfaat temin ediliyordu.İlaç da sattılarŞüphelilerin, solunum tedavisinde kullanılan ilaçları, bebek hastalar üzerinden kullanılmış gösterip üçüncü kişilere satılmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığıyla piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları alıp kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları kaydedildi.class=”medyanet-inline-adv”>Fezlekede, Fırat Sarı’nın her hastanede kendisine bağlı sağlık çalışanları ile sürekli iletişim halinde olduğu ve bu kişilere şirket hesabından ve şahsi banka hesabından düzenli ödemeler yaptığı aktarıldı.Suç örgütünün şeması çıkartıldıFezlekedeki suç örgütü şemasında, örgüt elebaşı, yöneticileri ve üyelerinin isimlerine yer verildi.- Elebaşı: Fırat Sıra- Yöneticiler: İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir- Örgüt üyeleri: Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap SayarHastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler:- Bağcılar Medilife Hastanesi: Çağla Durmuş- Beylikdüzü Medilife Hastanesi: Ceren Hatice Kırımclass=”medyanet-inline-adv”>- TRG Hopitalist Hastanesi: Cansu Akyıldırım- Reyap Hastanesi: Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan- Esenler Güney Hastanesi: Hüseyin Günerhan- Bağcılar Şafak Hastanesi: Mehmet Halis Başli- Duygu Hastanesi: Deniz Korkmaz- 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşireler: Hakan Doğukan Taşçı ile Hasan Basri Gök350 yatak çetenin elindeymiş“Yenidoğan çetesi” hakkında düzenlenen iddianamede, şüphelilerin ifadelerine yer verildi. Elebaşı olduğu değerlendirilen Dr. Fırat Sarı, suçlamaları kabul etmezken şüpheli hemşire Hakan Doğukan Taşçı etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtti. Kendisini usulsüz işlerin içine sokan kişinin Fırat Sarı olduğunu öne süren Taşçı, “Hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyordu. İşler iyice çığırından çıktıktan, çocukların sağlığı tehlikeye girdikten sonra bu kişiyle sürekli tartıştım. Kendisi ile kavga ederek ayrıldım” savunmasını yaptı.‘Şikayet ettim’Taşçı, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir’i de CİMER’e şikayet ettiğini belirterek “Şikayet etme sebebim ‘bebek tüccarlığı’ yapmasından dolayı. Genelde hastanelerde başhekimlerle, müdürlerle anlaşarak dışarıdan yenidoğan bebeklerin yatışını yaptırıyor ve bundan kâr elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin yenidoğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor” dedi.class=”medyanet-inline-adv”>Yoğun bakımları doldurmuşlarŞüpheli hemşire Hasan Basri Gök de “Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir’den irtibatlı olduğu hastanelerden kendi kontrolündeki hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız bebek bulmasını istiyordu. Yaklaşık 350 yatak kapasitesine sahip olan, Fırat Sarı’nın işletmeciliğini yaptığı yoğun bakımlar çoğunlukla fulldü” ifadelerini kullandı.Bebekler ölürken kahkaha attılar“Yenidoğan çetesi” ile ilgili 1399 sayfalık iddianamede, şüphelilerin telefon konuşmalarını içeren tape kayıtları ve bunlarla ilgili değerlendirmeler de yer alıyor.Hayatını kaybeden bir bebekle ilgili Hemşire Çağla Durmuş ve Dr. İlker Gönen’in konuşmaları şöyle:Durmuş: Aileye de kötüleşti diye haber verdik şimdi şu adrenalin etkisi geçene kadar kapattım kuvözün entübe… Makinada birazdan ex kabul ederiz yani.Gönen: Hahaha, neyse bir şey diyecektim de… Aspirasyondan mı öldü yani?Durmuş: Yani, ya zaten rengi falan iyi değildi, onun öleceği belliydi ama şey yani aspire etmiş.Gönen: Sabah gördük hayvan gibi ağlıyo, tamam rengi kötüydü ama.(…)Durmuş: Ben dosyada kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim.Alay ettilerHastanede hayatını kaybeden bebekle ilgili üç şüphelinin konuşmaları ise şöyle:Bahar Kanık: Halime’nin kalbi yokmuş, CPR yapalım mı?Fırat Sarı: CPR bir iki tane dokunun, dönerse döndü. Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar.Kanık: Valla siz gelinceye kadar… Kusura bakmayın.Sarı: Ölmesin ha.Kanık: Sarıkaya’nın da valla fişini çekecem gelmezseniz.Sarı: Nasıl? Haha dedemin fişi.Kanık: Haha çekicem fişi haha.‘Ailesine ne diyeceğim?’6 aylık bebeğin ölümüyle ilgili iki şüphelinin konuşmasına şu şekilde yer verildi:Tuğçe Toptemel: Besledikten sonra bebek kötüleşti. (…) Kusmaya başladı, acaba aspire mi etmiş olabilir, bir akciğerine falan baksa mıydınız hani aspire etmiş olabilir mi?Hakan Doğukan Taşçı: Yani aspire etmiş olabilir de bu çocuk büyük çocuk prematüre değil ki. (…) Bu çocuğa CPR bile yapılmaz, bu çocuk kim bilir ne zaman öldü, ya bir anomalisi yok, kalp anomalisi yok bir şeyi yok, genetik bir hastalığı yok, normal altı aylık çocuk, ben ailesine ne diyeceğim?
Benzer Haberler
Diyarbakır’a İngilizce öğretmeni olarak yerleştikten sonra terör örgütü PKK adına faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Jake Richard Hess hakkında, “Silahlı terör örgütü üyesi olmak, örgüt adına suç işlemek, bilerek ve isteyerek yardım” suçundan 20 yıla kadar hapis istemiyle Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldı. Mahkeme, 200 sayfalık iddianameyi İngilizceye çevirisini yaptırdı ve ifadesi alınması için kendisine tebliğ edilmek üzere ABD konsolosluğuna gönderdi.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Dışişleri Bakanlığı ve ABD Büyükelçiliği’ne yazı yazılarak davanın karara bağlanabilmesi için Jake Richard Hess’in ifadesinin alınarak onaylı bir örneğinin mahkemeye gönderilmesini istendi. Boston’da yaşadığı belirlenen Hess’in 14 yıl geçmesine rağmen mahkeme bir türlü ifadesini alamadı. ABD Konsolosluğunca mahkemeye gönderilen İngilizce yazıda, Jake Richard Hess’in açık adres bilgilerini paylaşamayacakları gibi ifadesinin de alınmaya gerek duyulmadığı cevabı verildi.
Yazıda, Hess’in silahlı terör örgütü PKK üyesi olmak ve örgüte yardım etmek iddiasıyla yargılandığını, ancak 200 sayfalık iddianamedeki suçlamalara bakıldığında, bu suç isnatlarının terör örgütü üyeliğini gerektirecek eylem ve faaliyetlerden olmadığı ileri sürüldü. İddiaların terör suçu olmayıp, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı için de ifadesinin alınmasını gerek görmediklerini bildirdiler. İfadesi alınmayan Hess’in davası bu yılsonunda suça öngörülen zamanaşımı süresi nedeniyle düşürülecek.
İddianamede, Hess’in İngilizce öğretmeni görüntüsüyle Türkiye’de bulunduğu, iyi derecede Kürtçe ve Türkçe bildiği Güneydoğu’da birtakım istihbari faaliyetler içinde olduğu ve Türkiye aleyhine raporlar hazırlayıp İngiltere, ABD, Almanya ülkelerine gönderdiği belirtiliyor. Jake Hess’in PKK’nın önde gelen Avrupa’daki isimlerinden Remzi Kartal, Ahmet Gülabi Dere ile bağlantılı olduğu, elde ettiği bilgi ve belgeleri ABD’deki bazı kuruluşlara servis etmekle suçlanıyor. PKK’ya karşı etkin ve önemli bir güç olarak devlet tarafından kurulan güvenlik koruculuğunun kaldırılmasına yönelik ABD ve Avrupa’da kamuoyu oluşturmaya çalıştığı belirtiliyor.
ÖCALAN İÇİN KONSOLOSLUK ARACILIĞIYLA MEKTUP
Hess’in Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a hitaben kaleme alınmış bir mektubu İngiltere’de irtibatlı olduğu Estella Schmid adlı kişiye gönderdiği bildirildi. Mektubun bu kişinin koordinatörlüğünde Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’ne verilmek istendiği, elçilikteki Türk görevlilerin reddetmesi üzerine elçilikte kamuoyu oluşturmak için protesto eylemi yaptıkları ifade edildi. Jake Richard Hess’in İngiltere’de “Kürdistan’da barış kampanyasını” organize ettiği, Almanya’dan gazeteciler getirip Türkiye’nin güvenli ülke olmadığı imajını yayarak kamuoyunda algı yaratmaya çalışıp, Türkiye’yi uluslararası arenada küçük düşürmeye çalıştığı bilgisi yer alıyor.
SANIK OLMADIYSAN SORUN YOK AYNEN DEVAM
Jake Hess’in Almanya’da yaşayan Haider Reimar ile KCK yapılanması hakkında e-mail yoluyla kriptolu gizli yazışmalar yaptığı bildirildi. Reimar’ın, Hess’e KCK operasyonlarıyla ilgili, “Seni sanık yapmadılarsa sorun yok” diyerek faaliyetlerine deşifre olmadan devam etmesi talimatını verdiği kaydedildi. Haider Reimar’ın KCK davalarının “sulandırılması” için strateji belirleyen önemli bir istihbarat elemanı olduğu, Kandil’e gidip PKK elebaşlarıyla görüştüğü, örgüt kamplarının nerede ve hangi bölgelerde olduğuna dair raporlar tuttuğu belirlendi.
KANDİL’E GİTTİ, SONRA DİYARBAKIR’A GELDİ
ABD’li casus Jake Hess’in KCK davasını sulandırmaya yönelik girişimlerde bulunarak, “Kamuoyunda konuyu suistimal etmemiz gerekir. Bunun için kamuoyunda tanınmış kişilerin adını kullanarak kamuoyu oluşturup, insanların savcıların kapısının önünde oturup ‘Bizi de içeri alın’ biçiminde protesto yapmaları yönünde KCK’lılarla fikir birliğine vardığı” kaydedildi. Jake Hess’in Kandil’de PKK yöneticileriyle görüşüp Habur Sınır Kapısından pasaportla Türkiye’ye giriş yaptığı ifade edildi. Kapatılan BDP’nin ABD’de temsilcilik açması için girişimlerde bulunduğu vurgulandı.
OBAMA’YA PKK TERÖRİST DEĞİL MEKTUBU
Jake Richard Hess’in Washington’da açılan BDP temsilciliğine ait birtakım faaliyetleri yürütmekle görevli olduğu, ABD’nin resmi ve özel makamlarına mektuplar yazdığı belirlendi. İddianamede, Jake Hess’in yurtdışında bulunan Chichun Yuan adlı kişiden emir ve talimatlar aldığı, Yuan’ın güvenlik güçlerinin PKK’ya yönelik sınır ötesi harekâtını durdurması için eski ABD Başkanı Barack Obama’ya mektup yazdığı ve PKK’nın terörist bir hareket olmadığı, aksine Türk ordusunun bölgede konumlanmış işkenceci bir güç olduğunu belirttiği ifade edildi.
Yapılan araştırmada Chichun Yuan’ın Kuzey Irak’ta misyonerlik faaliyeti yürüten Güney Kore’li bir şahıs olduğu, “Hıristiyan barış yapıcıları” adlı oluşumun sorumlusu olduğu, Hess’in sınır dışı edildikten sonra da Türkiye hakkında yersiz ve düşmanca açıklama ve faaliyetlerde bulunduğu bildirildi.
BAŞKA ÜLKELERİN HESABINA ÇALIŞAN BİR AJAN
Hess’in, gizlice ve izinsiz Şırnak ve ilçelerine bağlı köy ve askeri güvenlikli yasak bölgelere gidip buralardan fotoğraflar ve röportajlarla Türkiye’yi dünya kamuoyunda küçük düşürmeye çalıştığı, Türk ordusunun Kürt köylerini yaktığı biçiminde raporlar hazırladığı kaydedildi. Türk ve İran askeri güçlerinin yerleri hakkında bilgi topladığı, yine PKK’nın İran kolu PJAK’lı nerelerde olabileceğine dair bölge halkından bilgiler edindiği bildirildi.
Hess’in başka bir devletin hesabına casusluk faaliyeti yürüten ajan olduğu bilgisi iddianamede yer alıyor. Türkiye’yi küçük düşürücü yazılar hazırlayıp İngiltere’ye gönderdiği kaydedildi. Hollanda’da Dışişleri Bakanlığında çalışan Thijs Vander Plas adlı kişiye Türkiye Cumhuriyeti devletini Hollanda devletine şikâyet etmek amacıyla, yaşanmamış olayları olmuş gibi gösterip rapor hazırladığı ve Strasbourg’da yaşayan Tommas Hammarberg adlı kişinin Diyarbakır’a gelmesini sağladığı vurgulandı.
Hess’in bölgede birçok askeri ve mücavir alanlara yakın yerlere girdiği, yetkili makamlarca kendisine izin verilmediği halde kırsal alanda kaldığı, buralardaki Ermenilere ait eski kalıntılar hakkında bilgiler topladığı kaydedildi. Gözaltına alındıktan sonra haber verilen ABD Ankara ve Adana Konsolosluğu yetkilileriyle görüşmek istemediği ve “Emperyalist bir devletten destek istemiyorum” dediği ifade edildi. Hess’in kaldığı otel odasında yapılan aramada KCK faaliyetleri ve Güneydoğu’daki yüksek güvenlikli askeri bölgeler hakkında fotoğraf ve dokümanlar içeren çok sayıda Flaş bellek, CD, DVD ve hard diskler de ele geçirildi.
">web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın
Diyarbakır’a İngilizce öğretmeni olarak yerleştikten sonra terör örgütü PKK adına faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Jake Richard Hess hakkında, “Silahlı terör örgütü üyesi olmak, örgüt adına suç işlemek, bilerek ve isteyerek yardım” suçundan 20 yıla kadar hapis istemiyle Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldı. Mahkeme, 200 sayfalık iddianameyi İngilizceye çevirisini yaptırdı ve ifadesi alınması için kendisine tebliğ edilmek üzere ABD konsolosluğuna gönderdi.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Dışişleri Bakanlığı ve ABD Büyükelçiliği’ne yazı yazılarak davanın karara bağlanabilmesi için Jake Richard Hess’in ifadesinin alınarak onaylı bir örneğinin mahkemeye gönderilmesini istendi. Boston’da yaşadığı belirlenen Hess’in 14 yıl geçmesine rağmen mahkeme bir türlü ifadesini alamadı. ABD Konsolosluğunca mahkemeye gönderilen İngilizce yazıda, Jake Richard Hess’in açık adres bilgilerini paylaşamayacakları gibi ifadesinin de alınmaya gerek duyulmadığı cevabı verildi.
Yazıda, Hess’in silahlı terör örgütü PKK üyesi olmak ve örgüte yardım etmek iddiasıyla yargılandığını, ancak 200 sayfalık iddianamedeki suçlamalara bakıldığında, bu suç isnatlarının terör örgütü üyeliğini gerektirecek eylem ve faaliyetlerden olmadığı ileri sürüldü. İddiaların terör suçu olmayıp, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı için de ifadesinin alınmasını gerek görmediklerini bildirdiler. İfadesi alınmayan Hess’in davası bu yılsonunda suça öngörülen zamanaşımı süresi nedeniyle düşürülecek.
İddianamede, Hess’in İngilizce öğretmeni görüntüsüyle Türkiye’de bulunduğu, iyi derecede Kürtçe ve Türkçe bildiği Güneydoğu’da birtakım istihbari faaliyetler içinde olduğu ve Türkiye aleyhine raporlar hazırlayıp İngiltere, ABD, Almanya ülkelerine gönderdiği belirtiliyor. Jake Hess’in PKK’nın önde gelen Avrupa’daki isimlerinden Remzi Kartal, Ahmet Gülabi Dere ile bağlantılı olduğu, elde ettiği bilgi ve belgeleri ABD’deki bazı kuruluşlara servis etmekle suçlanıyor. PKK’ya karşı etkin ve önemli bir güç olarak devlet tarafından kurulan güvenlik koruculuğunun kaldırılmasına yönelik ABD ve Avrupa’da kamuoyu oluşturmaya çalıştığı belirtiliyor.
ÖCALAN İÇİN KONSOLOSLUK ARACILIĞIYLA MEKTUP
Hess’in Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a hitaben kaleme alınmış bir mektubu İngiltere’de irtibatlı olduğu Estella Schmid adlı kişiye gönderdiği bildirildi. Mektubun bu kişinin koordinatörlüğünde Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’ne verilmek istendiği, elçilikteki Türk görevlilerin reddetmesi üzerine elçilikte kamuoyu oluşturmak için protesto eylemi yaptıkları ifade edildi. Jake Richard Hess’in İngiltere’de “Kürdistan’da barış kampanyasını” organize ettiği, Almanya’dan gazeteciler getirip Türkiye’nin güvenli ülke olmadığı imajını yayarak kamuoyunda algı yaratmaya çalışıp, Türkiye’yi uluslararası arenada küçük düşürmeye çalıştığı bilgisi yer alıyor.
SANIK OLMADIYSAN SORUN YOK AYNEN DEVAM
Jake Hess’in Almanya’da yaşayan Haider Reimar ile KCK yapılanması hakkında e-mail yoluyla kriptolu gizli yazışmalar yaptığı bildirildi. Reimar’ın, Hess’e KCK operasyonlarıyla ilgili, “Seni sanık yapmadılarsa sorun yok” diyerek faaliyetlerine deşifre olmadan devam etmesi talimatını verdiği kaydedildi. Haider Reimar’ın KCK davalarının “sulandırılması” için strateji belirleyen önemli bir istihbarat elemanı olduğu, Kandil’e gidip PKK elebaşlarıyla görüştüğü, örgüt kamplarının nerede ve hangi bölgelerde olduğuna dair raporlar tuttuğu belirlendi.
KANDİL’E GİTTİ, SONRA DİYARBAKIR’A GELDİ
ABD’li casus Jake Hess’in KCK davasını sulandırmaya yönelik girişimlerde bulunarak, “Kamuoyunda konuyu suistimal etmemiz gerekir. Bunun için kamuoyunda tanınmış kişilerin adını kullanarak kamuoyu oluşturup, insanların savcıların kapısının önünde oturup ‘Bizi de içeri alın’ biçiminde protesto yapmaları yönünde KCK’lılarla fikir birliğine vardığı” kaydedildi. Jake Hess’in Kandil’de PKK yöneticileriyle görüşüp Habur Sınır Kapısından pasaportla Türkiye’ye giriş yaptığı ifade edildi. Kapatılan BDP’nin ABD’de temsilcilik açması için girişimlerde bulunduğu vurgulandı.
OBAMA’YA PKK TERÖRİST DEĞİL MEKTUBU
Jake Richard Hess’in Washington’da açılan BDP temsilciliğine ait birtakım faaliyetleri yürütmekle görevli olduğu, ABD’nin resmi ve özel makamlarına mektuplar yazdığı belirlendi. İddianamede, Jake Hess’in yurtdışında bulunan Chichun Yuan adlı kişiden emir ve talimatlar aldığı, Yuan’ın güvenlik güçlerinin PKK’ya yönelik sınır ötesi harekâtını durdurması için eski ABD Başkanı Barack Obama’ya mektup yazdığı ve PKK’nın terörist bir hareket olmadığı, aksine Türk ordusunun bölgede konumlanmış işkenceci bir güç olduğunu belirttiği ifade edildi.
Yapılan araştırmada Chichun Yuan’ın Kuzey Irak’ta misyonerlik faaliyeti yürüten Güney Kore’li bir şahıs olduğu, “Hıristiyan barış yapıcıları” adlı oluşumun sorumlusu olduğu, Hess’in sınır dışı edildikten sonra da Türkiye hakkında yersiz ve düşmanca açıklama ve faaliyetlerde bulunduğu bildirildi.
BAŞKA ÜLKELERİN HESABINA ÇALIŞAN BİR AJAN
Hess’in, gizlice ve izinsiz Şırnak ve ilçelerine bağlı köy ve askeri güvenlikli yasak bölgelere gidip buralardan fotoğraflar ve röportajlarla Türkiye’yi dünya kamuoyunda küçük düşürmeye çalıştığı, Türk ordusunun Kürt köylerini yaktığı biçiminde raporlar hazırladığı kaydedildi. Türk ve İran askeri güçlerinin yerleri hakkında bilgi topladığı, yine PKK’nın İran kolu PJAK’lı nerelerde olabileceğine dair bölge halkından bilgiler edindiği bildirildi.
Hess’in başka bir devletin hesabına casusluk faaliyeti yürüten ajan olduğu bilgisi iddianamede yer alıyor. Türkiye’yi küçük düşürücü yazılar hazırlayıp İngiltere’ye gönderdiği kaydedildi. Hollanda’da Dışişleri Bakanlığında çalışan Thijs Vander Plas adlı kişiye Türkiye Cumhuriyeti devletini Hollanda devletine şikâyet etmek amacıyla, yaşanmamış olayları olmuş gibi gösterip rapor hazırladığı ve Strasbourg’da yaşayan Tommas Hammarberg adlı kişinin Diyarbakır’a gelmesini sağladığı vurgulandı.
Hess’in bölgede birçok askeri ve mücavir alanlara yakın yerlere girdiği, yetkili makamlarca kendisine izin verilmediği halde kırsal alanda kaldığı, buralardaki Ermenilere ait eski kalıntılar hakkında bilgiler topladığı kaydedildi. Gözaltına alındıktan sonra haber verilen ABD Ankara ve Adana Konsolosluğu yetkilileriyle görüşmek istemediği ve “Emperyalist bir devletten destek istemiyorum” dediği ifade edildi. Hess’in kaldığı otel odasında yapılan aramada KCK faaliyetleri ve Güneydoğu’daki yüksek güvenlikli askeri bölgeler hakkında fotoğraf ve dokümanlar içeren çok sayıda Flaş bellek, CD, DVD ve hard diskler de ele geçirildi.
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın. Başlığın uzunluğu en fazla 50 karakter olsunManisa’da dün 3. Uluslararası Vestel Manisa Yarı Maratonu’na katılan Özel, Vali Vahdettin Özkan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ile koşuların başlama işaretini verdi. Özel, eşi Didem Özel ile beş kilometrelik etapta yürüyüş yaptı.
class=”medyanet-inline-adv”>Yürüyüş öncesi açıklamada bulunan Özel, “yenidoğan çetesi” soruşturmasıyla ilgili olarak “Bu rezalete bulaşan kim varsa bunları sadece görevleri icabı bir kusur işlemişler gibi ‘görev suçundan’ falan yargılamak değil, bilerek, kasten tasarlayarak ve örgüt kurarak ölüme sebebiyet verme suçundan yargılamak ve bir daha gün ışığına çıkarmamak lazım” ifadelerini kullandı.
‘Kamulaştırılsın’
Özel, “Ana muhalefet partisi olarak teklifte bulunuyorum. Bu işe kim karıştıysa bütün hastanelerine ve mal varlıklarına kamu adına el koyalım. İbretialem olsun. Bir daha bir hastane sahibi, ‘Böyle bir şey benim hastanemde yaşanırsa hastane elden gider’, bunu bilsin” dedi.
SIĞINMACI TEPKİSİ: BU ÜLKEDE KİM BÖYLE DÜŞÜNÜYOR?
class=”medyanet-inline-adv”>Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya Başbakanı Scholz ile düzenlediği basın toplantısında “Lübnan’dan da ülkemize gelenler olursa onlara da kapımızı açık tuttuk” ifadelerini eleştiren Özel, şunları kaydetti: “Bunu bir soralım bakalım. Bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan dışında kim böyle düşünüyor? Hangi işsizimiz, yoksulumuz böyle düşünüyor? AK Parti’ye MHP’ye oy verenler, bunun için mi oy verdiler? Hızla teşvik edilip yollanmalarını beklerken ve Esad’la konuşması ve bu işi çözmesi gerekirken yeni sığınmacılardan bahsediyor.”
Demirtaş’ı ziyaret edecek
CHP Genel Başkanı Özel, bugün Edirne Cezaevi’nde bulunan Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edecek, ardından Parti Genel Merkezi’nde Merkez Yönetim Kurulu’nu toplayacak. Özel, Doğu ve Güneydoğu turu için salı günü akşam saatlerinde Diyarbakır’a gidecek.
Ankara Valiliği, Hürjet uçağının ilk kez ses hızı üzerinde uçuş gerçekleştireceğini ve vatandaşların saat 09.30’daki uçuşun sesi nedeniyle herhangi bir telaşa kapılmaması için uyarıda bulundu.
Valilikten yapılan açıklamada, “Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş Tarafından Planlı ve kontrollü olarak, kalkış ve İniş için mürted hava meydanı kullanılmak suretiyle HÜRJET uçağımız ilk kez ses hızı üzerinde uçuş gerçekleştirecektir. Herhangi bir tedirginlik yaşamamaları ve telaşa kapılmamaları için vatandaşlarımızın bilgisine sunulur.” ifadesi kullanıldı.
">web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın
Ankara Valiliği, Hürjet uçağının ilk kez ses hızı üzerinde uçuş gerçekleştireceğini ve vatandaşların saat 09.30’daki uçuşun sesi nedeniyle herhangi bir telaşa kapılmaması için uyarıda bulundu.
Valilikten yapılan açıklamada, “Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş Tarafından Planlı ve kontrollü olarak, kalkış ve İniş için mürted hava meydanı kullanılmak suretiyle HÜRJET uçağımız ilk kez ses hızı üzerinde uçuş gerçekleştirecektir. Herhangi bir tedirginlik yaşamamaları ve telaşa kapılmamaları için vatandaşlarımızın bilgisine sunulur.” ifadesi kullanıldı.
Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde önünde seyir halinde olan iş makinesine çarptıktan sonra alev alan otomobildeki 5 kişi hayatını kaybetti.
Kaza, saat 00.30 sıralarında Ergene ilçesinin Ulaş Mahallesi’nde D-100 karayolu üzerinde meydana geldi.
Sürücüsünün henüz kimliği belirlenemeyen 59 FV 888 plakalı otomobil, aynı yönde seyir halinde Ö.A.’nın kullandığı iş makinesine arkadan çarptı.
Çarpmanın şiddetiyle demir yığını haline dönüşen otomobil alev alarak yanmaya başladı.
Kazayı görenlerin ihbarıyla bölgeye jandarma, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle alev topuna dönen otomobildeki yangın söndürüldü.
Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde otomobilde bulunan 5 kişinin hayatını kaybettiği belirlendi.
Kazada ölen ve henüz kimlikleri belirlenemeyen 5 kişinin cansız bedenleri Çorlu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Jandarma, iş makinesi sürücüsü Ö.A.’yı gözaltına alarak, kazayla ilgili soruşturma başlattı.
ÖLENLERİN KİMLİKLERİ BELİRLENDİ
Yapılan inceleme kazada ölenlerin Cenk Varnalı, Kadir Güler, Emre Ağır, Serhat Yunus ve Deniz Yalnız olduğu belirtildi. Kaza ile ilgili inceleme sürdürülüyor.
">web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın
Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde önünde seyir halinde olan iş makinesine çarptıktan sonra alev alan otomobildeki 5 kişi hayatını kaybetti.
Kaza, saat 00.30 sıralarında Ergene ilçesinin Ulaş Mahallesi’nde D-100 karayolu üzerinde meydana geldi.
Sürücüsünün henüz kimliği belirlenemeyen 59 FV 888 plakalı otomobil, aynı yönde seyir halinde Ö.A.’nın kullandığı iş makinesine arkadan çarptı.
Çarpmanın şiddetiyle demir yığını haline dönüşen otomobil alev alarak yanmaya başladı.
Kazayı görenlerin ihbarıyla bölgeye jandarma, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle alev topuna dönen otomobildeki yangın söndürüldü.
Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde otomobilde bulunan 5 kişinin hayatını kaybettiği belirlendi.
Kazada ölen ve henüz kimlikleri belirlenemeyen 5 kişinin cansız bedenleri Çorlu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Jandarma, iş makinesi sürücüsü Ö.A.’yı gözaltına alarak, kazayla ilgili soruşturma başlattı.
ÖLENLERİN KİMLİKLERİ BELİRLENDİ
Yapılan inceleme kazada ölenlerin Cenk Varnalı, Kadir Güler, Emre Ağır, Serhat Yunus ve Deniz Yalnız olduğu belirtildi. Kaza ile ilgili inceleme sürdürülüyor.
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın. Başlığın uzunluğu en fazla 50 karakter olsunBelirtilen günde aileye bebeklerinin solunumunun düzelmediği söylenirken, biraz daha yoğun bakımda kalmaya devam edileceği bildirildi. 1 haftalık sürecin ardından kan tahlillerinde enfeksiyon düzeyi yüksek çıkan bebek, 1 hafta daha yoğun bakımda kaldı. Bu süre geçtikten sonra hastanede yapılan ultrason çekimlerinde aileye, bebeğin karaciğerinde pıhtı olduğu, bunun için çocuk gastroenterolojisine gidilmesi gerektiği söylendi. Bebeklerini hastaneden alan çift, iki farklı özel hastanede gastroenteroloji bölümüne gittiklerinde aldıkları cevapla şok oldu. Anne-babaya, işlemler için geç kalındığı, bebeğin tüm damarlarında tıkanmalar yaşandığı, bu durumun genetiksel olmadığı söylendi.
class=”medyanet-inline-adv”>Tekrar Reyap Hastanesi’ne başvuran çiftten hastane yetkilileri özür diledi.
‘Bizden özür diledi’
Şu an Antalya’da eşi ve oğluyla yaşadıklarını söyleyen Neslihan Ünlü P., o günleri şöyle anlattı: “Tekrar, hastaneye gittik. Fırat Sarı’yı çağırdık. Durumu anlattık, ‘Geç kalınmış’ dedik, özür diledi. ‘Kusura bakmayın. Ben bebeğinizin göbeğine kateteri takarken karaciğerine değdirmişim. Pıhtı attırmışım. Bununla yaşamaya alışacaksınız. ‘Henüz bir tedavisi yok’ dedi.”
Yenidoğan çetesine ilişkin haberlerde Fırat Sarı’yı TV’de gördüğünü belirten Neslihan Ünlü P., “Biz yavaş yavaş, en azından ben kabullenmiş, oğlumla güzel vakit geçirmeye başlamıştım. Bu hastalığı kafama takmamaya, hayatı kendime zehir etmemeyi öğrenmiştim ki bu haberleri gördüm. İlk başta tanımadım, çünkü kelepçeli, kafası aşağıya eğilmiş bir şekilde. Hastane isimleri açıklandı ve üniformalı bir fotoğrafı çıktı karşıma. O esnada Fırat Sarı’yı tanıdım. 2020 yılında, çocuğunu o hastanede yoğun bakımda ölü teslim alan aileleri gördüm” dedi. ADEM AKALAN- İREM GÜNEYBAZ- ANTALYA DHA
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.