Bu yazıyı bir haber muhabiri gözü ile yeniden yaz. Sayıları isimleri ünvanları değiştirme olaylar haricinde eklemeler yapma. Verilen bilgiler çok önemli olası değişebilecek yerleri değiştir. Tırnak içinde olan yerleri olduğu gibi aktar değiştirme. Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in, Lübnan’da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) Karargâhı’na saldırısının, “attığı her adımın cezasız kaldığı algısının bir tezahürü” olduğunu vurguladı. Dışişleri Bakanlığı’nın, İsrail’in, Lübnan’da konuşlu UNIFIL Karargâhı’na saldırısına ilişkin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “İsrail’in, Lübnan’da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü’ne (UNIFIL) yönelik saldırısını kınıyoruz. İsrail’in Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da sivil halka yönelik katliamlarının ardından BM güçlerini hedef alması, attığı her adımın cezasız kaldığı algısının bir tezahürüdür. Uluslararası toplum, İsrail’in hukuka uymasını sağlamakla yükümlüdür. Ülkemiz UNIFIL Deniz Görev Gücü’ne bir korvet/fırkateyn ve UNIFIL Karargâhı’na ise 5 personel ile katkı sağlamaktadır. Bölgemizde barışın tesisi için uluslararası hukuk çerçevesindeki tüm girişimlere destek vermeyi sürdüreceğiz.” BMGK’nin 1701 sayılı kararı BM Güvenlik Konseyinin 1701 sayılı kararı, İsrail’in Mavi Hat’ın gerisine çekilmesini ve bu hat ile Lübnan’daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılmasını, burada sadece Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü’ne (UNIFIL) ait silah ve askeri araç-gerecin bulundurulmasını öngörüyor. Lübnan’ın güneyindeki Litani Nehri ve İsrail ile sınır olarak belirlenen Mavi Hat arasındaki neredeyse tüm bölgeler ise 2000 yılından bu yana Hizbullah’ın güçlü askeri nüfuzu altında. (AA) Orta Doğu kaynıyor, bölgesel savaş riski artıyor; neler yaşadın? Orta Doğu’da bölgesel savaş endişelerini artıran gerilimli ve çatışmalı bir süreç döngüsü. İsrail’de Hizbullah’ın binlerce iletişim cihazının patlamasıyla başlayan süreç, İsrail’de Lübnan’ın güneyine başlattığı kara harekâtı ve İran’ın Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın devreye girdiğinin ardından balistik füzelerle yaptığı misilleme saldırısıyla giderek ısınıyordu. İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de savaşın hedefini sürdürmek için Lübnan’ın güneyi, İsrail’in geniş “yerlerinden edilmiş” bölgenin bölgeye geri dönmesini de ekledi ve Hizbullah’tan Litani Nehri’nin gerisine götürülmesini bekliyor. ABD’nin gerilimi tırmandırmama uyarıları, Katar ve Mısır ile birlikte yürüttüğü ateşkes çabalarının ortasında Lübnan’da Hizbullah’a yönelik art arda iki büyük saldırı düzenlenmişti. İsrail, Hizbullah’a ait binlerce iletişim cihazını iki gün boyunca üst üste sürekli saldırılarla patlattı. TİKLAYIN | Lübnan’da Hizbullah militanlarının çağrı cihazları eş zamanlı olarak patlatıldı; 8 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 800 kişi yaralandı TİKLAYIN | Lübnan’da çağrı cihazlarının ardından telsizler de patlatıldı: En az 20 ölü, 450 yaralı; İsrail Savunma Bakanı’ndan “savaşta yeni aşama” açıklaması TİKLAYIN | Patlamaları tetikledi: Hizbullah’ın İsrail takibinden sıyrılmak için çağrı cihazlarını binlerce insan nasıl yaraladı? FÜSUN SARP NEBİL YAZDI | Lübnan’da Hizbullah’ın çağrı cihazları nasıl patlatıldı? Hizbullah’ın kalesine büyük saldırıları; Hasan Nasrallah öldürüldü Gerilimi iyice tırmandıran olay Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın, Hizbullah’ın kontrolündeki Dahiye’de hava saldırısıyla öldürülmesi oldu. Önce İsrail ordusu, 21 Eylül’de “hedefli bir saldırı” gerçekleştirerek Beyrut’un Dahiye bölgesinde bir apartmana hava saldırısı düzenledi. İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Daniel Hagari, saldırıda, Operasyonlar Komutanı İbrahim Akil ile birlikte Rıdvan biriminin üst düzey komutanları ve komuta zincirlerinin öldürüldüğünü açıkladı. Hizbullah da yaptığı açıklamayla, üst düzey komutanı Akil’in öldüğünü doğruladı. Ardından 27 Eylül’de yine aynı bölgedeki 6 apartmana yapılan hava saldırısında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah öldürüldü. Saldırı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndaki konuşmasının hemen ardından gerçekleştirildi ve Netanyahu’nun BM binasında saldırı emrini verirken çekilmiş bir fotoğrafı yayımlandı. Saldırıda her biri birer ton olmak üzere yaklaşık 85 sığınak delici bombanın kullanıldığı bildirildi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Önümüzdeki günlerde tüm tarafların yapacağı tercihler bu bölgenin hangi yolda ilerleyeceğini belirleyecek” açıklamasında bulundu. Netanyahu, saldırı emrini BM binasından verdi İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 30 Eylül’de Hizbullah’a karşı savaşın bir sonraki aşamasının çok yakında başlayacağını duyurdu. Gallant, “Kuzey sınırındaki 188. Tugay savaşçılarıyla birlikte kuvvetler, Hizbullah’ı kuvvetle vurmaya hazır. Amacımız belli; kuzeyde yaşayanları evlerine döndürmek için elimizden gelen tüm imkanları kullanacağız” dedi. İsrail’den Lübnan’ın güneyine kara harekâtı İsrail ordusu, 30 Eylül’de Lübnan’a kara harekâtının başladığı resmi açıklamayla duyuruldu. “Sınırlı, bölgesel ve hedefli” diye olduğu belirtilen harekâtın isminin “Kuzey Okları” olduğu açıklandı. İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari de yaptığı yazılı açıklamada, İsrail ordusunun, Lübnan’ın güneyinde Hizbullah’ın altyapısına yönelik sınırlı ve yoğun kara saldırılarına başladığını belirtti. TİKLAYIN | İsrail ordusu kara harekatı başlattı, Güney Lübnan’a yoğun topçu ateşi açıldı, Lübnan ordusu sınırdan 5 kilometre geri çekildi! İran’dan misilleme saldırısı İran, İsrail’in Hizbullah’a karşı yürüttüğü misilleme operasyonuyla İsrail’e bir balistik füze saldırısı başlattı. İsrail ordu radyosu, İran’dan İsrail’e yaklaşık 200 füze fırlatıldığını bildirdi. İran Devrim Muhafızları, saldırının Hamas Siyasi Büro lideri İsmail Haniye , Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve Nasrallah’ın da öldürüldüğü saldırıda öldürülen Devrim Muhafızları Kudüs Ordusu Gücü bünyesinde görev yapan Tuğgeneral Abbas Nilfuruşa’nın yanlış yapıldığı açıklandı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Daniel Hagari , saldırının “sonuçlarının arttığını” söyledi. Hagari tarafından yapılan açıklamada, İsrail’in İran saldırısına karşı “savunma ve misilleme yapmaya tamamen hazır” olduğu görülüyordu, bunun “zamanında” olduğu vurgulandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahuda, İran’ın füze saldırısıyla “hata yaptığını ve bunun bedelini ödemeyeceğini” savundu. İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırısının “BM Şartı’nın 51. maddesine göre meşru müdafaa hakkı bulunmadığı” belirtildi. TİKLAYIN | İran’dan İsrail’e misilleme saldırısı: Yaklaşık 200 füze fırlatıldı; ABD’den İsrail savunmasına destek, Netanyahu’dan “Bedel ödeme” açıklaması TİKLAYIN | Dünya basını, İran’ın İsrail’e misilleme saldırısını nasıl gördü?
Benzer Haberler
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, siyaset kulislerinde dalgalanan “Yeni çözüm süreci mi başlıyor?” tartışmalarına ilişkin olarak kritik açıklamalarda bulundu. Erdoğan ve Özel görüşmesinden sonra başlayan siyasette ‘yumuşama’ ve ‘normalleşme’ sürecinin ardından Bahçeli’nin tokalaştığı DEM Partililere “el uzatarak” barış, kardeşlik ve Türkiyelileşme üzerine yaptığı çağrılarla alevlenen gündeme değinen Uçum, “Bir anlamda terör vesayetinden DEM’i kurtarma ve Meclis’ten tasfiye etme meselesidir. Devlet çözüm almadığı süreci tekrar devreye sokmaz. Yeni bir versiyonu da gündeme gelmez” dedi. Uçum, “DEM’in temsil ettiği kitlelerin taleplerini bu bütünlük içinde karşılamak açısından bir değerlendirme yapılacaksa Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik diyalog, ilişki oluşturmak meselesi. Müzakere söz konusu olamaz. Devlet kiminle müzakere edecek?” diye sordu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “iç cephe” vurgusu yapması, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de yeni yasama yılı açılışında sürpriz bir hamlede bulunarak, DEM Parti’li vekillerin elini sıkmasıyla başlayan “yeni çözüm süreci”ne ilişkin tartışmalar sürüyor. Bahçeli’nin “Yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizde barışı sağlamak lazım” diyerek, “Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun gelin teröre cephe alın gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir” açıklaması gündeme oturdu. Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır ve Habertürk TV’den Eren Eğilmez’in sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum gündeme dair değerlendirmeler yaptı. Uçum’un konuya ilişkin olarak yaptığı açıklama şöyle: Külliye’den ‘erken seçim’ ve ‘anayasa’ açıklaması: Cumhurbaşkanı neden hizmet imkânını kısıtlasın? 50+1 kuralıyla oynanmamalı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum’dan İnfaz Yasası açıklaması: Devlet yaptırım ve cezalandırma tekeline sahiptir; ben de cezaevi yatmış insanım, bilirim “Çözüm sürecinin gündemde olduğunu düşünmüyorum” Çözüm sürecinin gündemde olduğunu düşünmüyorum. İsrail’e ilişkin tehdit Cumhurbaşkanı tarafından dile getirildi. Bazı konular devletin genel işleyişiyle ilgilidir. Aktüel işleyişle genel işleyişi karıştırmamak lazım. İsrail’le ilgili tehdit, devletin bütün kurumlarının çalıştığı bir tehdittir. Devlet bir perspektif olarak bu tehdidi ortaya koyuyorsa bu tehdidin detaylarını anlamak gerekir. Kapalı oturum yapıldı. Sonra açıklama yapıldı, bilinen şeyler anlatıldı diye. Cumhuriyetin kuruluşunda Atatürk’ün bazı yaklaşımlarını diyelim ki, siyasi ajanda üzerinden değerlendiren bir sürü muhalifler de olmuştur. Aktüel siyaset bunları tartışabilir. Bizim bugün en önemli ihtiyacımız Türkiye’nin bağımsızlığını, üniter yapısını, siyasi birliğini korumaktır. Bunlara beka diyoruz. Beka bu kurumların varlığını sürdürmesidir. Bunlara yönelik tehdit risk varsa Türkiye’nin bütün aktörlerinin, kurumlarının bu konuya ciddiyetle yaklaşması gerekir. Bahçeli, Yeni Yasama Yılı’nn ilk gününde Genel Kurul salonundaki DEM Partililerin yanına giderek tokalaştı “Devlet çözüm almadığı süreci tekrar devreye sokmaz” Sayın Bahçeli’nin kendisine ilişkin bu konuda açıklama yaptı, ayrıntılı anlattı. Konu Türkiye’ye yönelik risklerse ben burada kapsamı genişletmek, birlikte kapsamı genişletmek açısından adım atarım. Sayın Cumhurbaşkanı ‘yumuşama’, sayın Özel ‘normalleşme’ dedi. Burada diyaloğu güçlendirmek. TBMM çatısı altında terör vesayetine bağlı bir siyaset yapılması kabullenemez. DEM’in de geçmişte HADEP’in de yaşadığı en büyük problemdir. Dünyanın hiçbir milli devletinde buna bu kadar müsamaha gösterilmez. Sayın Bahçeli’nin yaklaşımı, sayın Cumhurbaşkanımızın mesajları terör vesayetini yok etmek yaklaşımıdır. PKK açıklama yaptı, ‘bizim stratejimiz bağımsız Kürdistan’dır’ diye. Bunu herkes biliyor. PKK’nın bu açıklamasına karşı sadece DEM’in dışındakiler mi tavır alacak? DEM’in artık terör siyasetinin çözüm olmadığını anlaması ve buna yönelik tavır almasıyla alakalıdır. Bir anlamda terör vesayetinden DEM’i kurtarma ve Meclis’ten tasfiye etme meselesidir. Devlet çözüm almadığı süreci tekrar devreye sokmaz. Yeni bir versiyonu da gündeme gelmez. “Müzakere söz konusu olamaz, devlet kiminle müzakere edecek?” Terörle mücadeleye ilişkin devlet yapabileceklerini yaptı. İçeride neredeyse terörü bitirdi. Buradaki mesele Türkiye’de demokrasiyi güçlendirmek açısından. DEM’in temsil ettiği kitlelerin taleplerini bu bütünlük içinde karşılamak açısından bir değerlendirme yapılacaksa Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik diyalog, ilişki oluşturmak meselesi. Müzakere söz konusu olamaz. Devlet kiminle müzakere edecek? Türkiye’nin şu andaki ihtiyacı demokrasiyi daha da güçlendirme ihtiyacı, mevcut anayasadan kurtulma ihtiyacı. Çağa uygun yeni anayasaya ulaşma ihtiyacı. Meclis bir bütün olarak harekete geçme imkanına sahipse geçsin. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğü asla müzakere edilemez. Siyasi yapı ve üniter yapı müzakere edilemez. Türk vatandaşlığı kavramı, Türk milleti kavramı müzakere edilemez. “Sayın Özel’in bu konuda yaptığı açıklamaya saygı duyuyorum ” Türkiye’ye yönelik terör ve şiddeti bitirmeye yönelik bir süreçti. Orada Türkiye ciddi ihanetle karşılaştı. Bunların yaptığı demokratik özerklik ilanları, hendek kalkışmaları o perspektifin dışında konulardı. O iş de bitti. Gelecek kuşaklara Türkiye’yi bölünmüş bir nesil olarak miras bırakılamaz. Türkiye bunun altından kalkamaz. Ayağa kalkma meselesi devletin bütünlüğüne sahip çıkma meselesi. Sayın Özel’in bu konuda yaptığı açıklamaya saygı duyuyorum.” Ne olmuştu? İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı Gazze operasyonunun ardından Lübnan’a yönelik kara harekatına girişmesi, İran ile İsrail arasında yaşanan gerginlik ve bölgesel savaş söylemleri, siyaset kulislerini hareketlendirdi. Erdoğan: İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, İsrail – Hamas savaşı ve Lübnan’a sıçrayan saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bugünlerde Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye’dir. Bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir” dedi. “İç cephe” vurgusu Erdoğan, aynı konuşmasında, “iç cephe” vurgusu yaparak, “Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Bahçeli’den DEM Parti ile tokalaşma Erdoğan’ın açıklamalarına paralel olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yeni yasama yılı açılışında sürpriz bir hamlede bulundu ve DEM Parti sıralarına giderek, milletvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli, DEM Parti’li vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, “Yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizde barışı sağlamak lazım” diyerek, “Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun gelin teröre cephe alın gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir. Biz gelişi güzel keyfe keder, can sıkıntısından anlık dürtülerle dümenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmaya teşebbüs etmeyiz. DEM’e düşen sorumluluk uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir” açıklamasında bulundu. DEM Parti’den açıklama DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli’nin tokalaşma jestini ve açıklamalarını, “Bu konularda atılacak adımları biz de izleyeceğiz hep beraber. Buradaki normalleşme midir, iç barış mıdır; kavramı, ismi ne olursa olsun somut olması gereken şey Türkiye’deki bütün bu sorun zincirinin çözümüne dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor” şeklinde değerlendirdi.
Siyaset Haberleri 3 saat önce
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.