Darbe girişimi sırasında Türk Telekom baskını sonucunda, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş dahil olmak üzere 6 kişinin şehit edilmesine ilişkin gerçekleştirilen eylemlere dair dava süreci, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmüştür. Mahkeme, 20 Nisan 2018 tarihinde söz konusu davanın kararını açıklamıştır.
Verilen karara göre, rütbeli 7 sanığa “anayasayı ihlal” ve “kasten öldürme” suçları kapsamında 7’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanmış, 28 kişi ise aynı suçlamalardan müebbet hapis cezası almıştır. Ayrıca, 5 kişiye “anayasayı ihlal” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından müebbet ve süreli hapis cezası verilmiştir. Mahkeme, 1 erin beraat etmesine de karar vermiştir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, mahkeme kararını inceleyerek, 33 er hakkında “anayasayı ihlal” suçundan verilen müebbet hapis cezalarını onamıştır. Bununla birlikte, “kasten öldürme” suçlaması yönünden kısmi onama ve kısmi bozma kararı verilmiştir. Bu durum, yargı sürecinin devam etmesine ve mahkeme kararlarının yeniden ele alınmasına yol açmıştır.
Onama kararının ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 33 er hakkında verilen mahkumiyet kararlarına itiraz etmiştir. Başsavcılığın itirazı, sanık erlerin vatandaşlara doğrudan ateş etmek suretiyle kasten öldürme suçlamasına ilişkin yeterli delil bulunmadığını öne sürmekte, ayrıca “anayasayı ihlal” suçu bakımından sanıkların “kaçınılmaz hataya düştüğünü” gerekçe göstermektedir. Bu bağlamda, hükümlerin bozulması talep edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, başsavcılığın itirazını yerinde bularak, sanık erlerden 31’i hakkında verilen hükümleri bozmuş ve bu kişilerin tahliyesine karar vermiştir. İlgili dosyalar doğrultusunda, diğer 2 er hakkındaki durum ise ilerleyen zamanlarda değerlendirilecektir. Bu karar, darbe girişimine dair davalarda verilen hükümlerin yeniden ele alınmasının ve yeniden değerlendirilmesinin önemini göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma ve tahliye kararıyla ilgili gerekçeleri, ilerleyen günlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır. Bu durum, Türkiye’nin hukuk sisteminde yürütülen ceza davalarının nasıl seyrettiğini ve çeşitli hukuki süreçlerin nasıl işlediğini gözler önüne sermektedir. Hem toplumsal hem de hukuki olarak önemli bir olay olan bu durum, yargının bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde ele alınarak bir emsal oluşturması beklenmektedir.
Sonuç olarak, bu dava süreci, darbe girişimi sonrasında yaşananların mahkeme süreçlerine yansımasını ve adaletin sağlanması açısından ortaya konulan hukuki mücadeleleri ele almaktadır. Türkiye’de yargı sistemine olan güvenin yeniden tesis edilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için bu tür davaların sonuçları, oldukça kritik bir öneme sahiptir.