Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, PKK lideri Abdullah Öcalan‘ın PKK’ya kendisini lağvetme ve silahları bırakma çağrısına dair açıklamalar yaptı. Güler, “Teslim olan örgüt üyeleri, devletimizin şefkatli ve adaletli kollarında, hukuk sistemi içinde değerlendirilerek muamele görecektir” şeklinde değerlendirmelerde bulundu. Bu açıklamalar, Türkiye’de uzun yıllardır devam eden terör sorununa dair önemli bir mesaj taşıyor.
Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, Güler’in sınır birliklerine yaptığı konuşmayı köşesine taşıdı. Çekirge’nin aktardığına göre Güler, Öcalan’ın çağrısını vurgulayarak, “Verilen üstün gayretler neticesinde yeni bir sürecin kapısı aralanmıştır. Bu süreçte niyetimiz halis, amacımız açık ve nettir. Ülkemizin güvenlik ve istikrarı ile refah ve huzuru için her türlü aklıselim yaklaşımı takdirle, ancak ihtiyatla ve hassasiyetle ele alıyoruz” dedi.
Güler, açıklamalarında bu yaklaşımın gerçek manasını anlayan terör örgütü mensuplarının Türk adaletine teslim olduğunu belirtirken, teslim olanların devlete şefkatle kucaklandığını vurguladı. “Bir kez daha belirtmek isterim ki, teslim olan örgüt üyeleri devletimizin şefkatli ve adaletli kollarında, hukuk sistemi içinde değerlendirilecektir” dedi. Bunun yanı sıra, sürecin istismarına ve sabote edilmesine asla müsaade edilmeyeceği konusunda kararlı bir tutum sergiledi.
Güler ayrıca, “Tüm bu yaklaşımımızın suistimal edilmesi durumunda mücadelemiz aynı azimle devam edecek ve Mehmetçiğin nefesi her zaman olduğu gibi ülkemize ve milletimize yönelen tüm terör örgütlerinin ensesinde olacaktır” şeklinde kesin bir mesaj verdi. Bu tür ifadeler, güvenlik güçlerinin kararlılığını ve devletin terörle mücadelesindeki ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Güler’in bu açıklamaları, hükümetin terörle mücadeledeki yeni yaklaşımını ve PKK ile müzakere sürecindeki tutumunu yansıtmaktadır. Devletin şefkatli yaklaşımı ve adalet sistemi çerçevesinde yapılan çağrılar, toplumsal barış için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ancak, aynı zamanda bu sürecin istismarına karşı da sert bir duruş sergilenmesi gerektiğinin altı çizilmiş olmaktadır.
Bu söylemlerin kamuoyundaki yankıları ve nasıl bir geri dönüş alacağı ise önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde görülecektir. Terör örgütüyle mücadelede, hükümetin nasıl bir strateji izleyeceği ve bu stratejinin toplumda ne gibi etkilere yol açacağı önemli bir gündem maddesi olacaktır.