Yenidoğan Çetesi Davası ve Türkiye Barolar Birliği Açıklamaları
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu, Yenidoğan Çetesi Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması nedeniyle Bakırköy Adliyesi önünde basın toplantısı gerçekleştirdi. Sağkan, Türkiye Barolar Birliği ve baroların davaya katılma taleplerinin reddedildiğini ifade ederek, hukuksal mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı. Kaboğlu ise bu davanın, Türkiye’deki en büyük sağlık sistemine dair skandal olarak tarihe geçeceğini belirtti ve yeşil dünyada belki de en büyük toplu davalardan biri olabileceğini frontladı.
“Katılma Taleplerimizin Reddi”
Bakırköy Adliyesi’nde yapılan açıklamada Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, baroların bu davada yer almasının önemini dile getirerek, “Çocukların yaşam hakkının ihlal edildiği bir davada, baroların katılımının sağlanması, sürecin daha şeffaf ve etkin olmasını sağlayacaktır” dedi. Sağkan, bunun yanı sıra masumiyet karinesinin ve lekelenmeme hakkının evrensel hukuk kuralları olduğunu hatırlatarak, bu kurallara saygı gösterdiklerini ifade etti. Ancak, katılma taleplerinin reddedilmesinin, adil bir yargılama sürecini olumsuz etkileyebileceğini vurguladı.
“Mücadelemiz Devam Edecek”
Erinç Sağkan, Türkiye Barolar Birliği olarak, sürecin her aşamasında gözlemci olacaklarını ve mağdur ailelere hukuki destek vermeye devam edeceklerini belirtti. “Çocukların üstün yararı, ulusal ve uluslararası hukukun gereklilikleri arasında yer alıyor. Ancak mahkeme, bu talebimizi kabul etmedi” dedi. Sağkan, bunun yetkililere düşen sorumlulukları yerine getirmeden bir yargılama süreci gerçekleştirmenin mümkün olmadığını belirtti.
Kaboğlu: “Karanlık Bir Sayfa”
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ise tekst boyunca sağlık sisteminde yaşananları eleştirerek, “Bu dava yalnızca Türkiye’deki en büyük sağlık sistemi skandalı değil, dünya sağlık tarihinin en büyük toplu davalarından biri olabilir. Anayasa, devlete sağlık hizmetlerinin sunulması ve denetimi konusunda açık yükümlülükler getirmektedir” ifadelerine yer verdi. Ülkemizin anayasasının 56. maddesinin bu alanda net bir düzenleme sunduğunu dile getiren Kaboğlu, devletin bu yükümlülükleri yerine getirmediğini haberleştirdi.
“Bir Sistem Çöküşü Yaşıyoruz”
Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu dava, yalnızca kaybedilen bebeklerin yaşamları değil; aynı zamanda bir sistemin çöküşüne de işaret ediyor. Burada ciddi bir yaşam hakkı ihlali söz konusudur. Barolar olarak, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına sahip çıkmak en önemli görevimizdir” dedi. Adil yargılama hakkının zedelenmesini enain kurallarını temel alarak doğru bir yürütme talebinde bulunduklarını ifade eden Kaboğlu, “Erinç Sağkan ile birlikte, bu süreçte toplumun gerçekleri görmesi için mücadelemiz sürecek” dedi.
Sona Eren Duruşmalar ve Gelecek Beklentisi
Her iki baro başkanı da duruşmanın toplum üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Halkın, hukukun üstünlüğüne ve adaletin sağlanmasına dair taleplerinin hayati önem taşıdığını belirten Kaboğlu, “Umudumuz, yarından itibaren duruşmaların adil bir şekilde ilerlemesidir” diyerek geleceğe