Yenidoğan çetesi davasının önemli sanıklarından biri olan Fırat Sarı, duruşmada yaptığı savunmada dikkat çeken detaylar paylaştı. Kendisine yöneltilen sorulara cevap veren Sarı, diğer sanıklarla olan ilişkilerini ve olayların arka planını sözlerine yansıttı. Özellikle tutuklu sanık doktor İlker Gönen’e verdiği 100 ya da 150 bin lira ile ilgili ifadeleri dikkat çekti. Hemşirelere ise kendi maaşlarının üzerine 3 bin ya da 5 bin lira verdiğini belirtti.
Savcı, dinlenip dinlenmediği konusunda Sarı’ya sorular yönelttiğinde, Ocak ayında Doğukan adındaki bir kişinin dinlendiğini kendisine söylediğini aktaran Sarı, “Dinlendiğinizi biliyor muydunuz?” sorusunu yanıtlarken, “Elbette zannettim, ama bu süreç içinde bazı şeyleri planlıyordum.” diye ifade etti. Savcının, hastanelerdeki ekipman ve hekim eksiklikleri konusundaki sorusuna ise Sarı, “İhmal ya da eksiklik yaptığımızı düşünmüyorum. Bilmiyorum ancak ben elimden geleni yaptım.” dedi.
Sarı, tehdit edilme olayının gündeme gelmesi üzerine avukatlarının kendisini bıraktığını söylemeyle devam etti ve bu durumu kaygı verici bulduğunu belirtti. Kamuoyundaki infialin herkesi etkilediğini ifade eden Sarı, “Buraya gelmeyi çok istedim. Hayatta bir beklentim ve umudum kalmadı.” şeklinde duygusal bir açıklama yaptı. Ayrıca, hemşirelerden para aldığı yönündeki iddiaları kabul etti ve “Olayların gerçeği açığa çıkması için her şeyi anlatmak istiyorum.” dedi.
Fırat Sarı, çalıştığı tıp merkezi için yetersiz yoğun bakım şartlarına dikkat çekti. “112 nakil birimindeki ekip çok yetersiz.” diyerek, kritik bir durumda bebeklere müdahale etme zorunluluğunu vurguladı. “Nöbetçi doktorları oluyordu ama bana güveniyorlardı.” diyerek, durumun zorluklarını aktardı. Sarı, hasta bulucu ve sevk işlemleri hakkında kimseye teklif yapmadıklarını, aksine diğerlerinin kendilerine teklifler sunduğunu ifade etti.
Soruşturmalar sırasında, Sağlık sektöründeki değişikliklerin ve bu süreçte yaşananların kendisi üzerinde yarattığı çaresizlik hissini vurgulayan Sarı, “Kendimi insan olarak bile görmüyorum artık.” dedi. Aynı zamanda, genç doktorların özgüvenli davranışlarını eleştirerek, geçmişte kendisinin de benzer tutumlar sergilediğini belirtti. “Kendi hatalarımı görmezden gelemem.” diyerek geçmişe dair pişmanlıklarını dile getirdi.
Uzm. Dr. Fırat Sarı, savunma sürecinin getirdiği zorlukları, hastanelerle arasındaki sözleşme ilişkilerini ve kişisel deneyimlerini, “Her şey hekime ait.” diyerek açıkladı. Savcının sorusu üzerine, “Bebeklerin hayatında ani müdahaleler gerektiren durumlar yaşanabiliyor. Bu süreçte yaşanan kayıplar çok acı.” dedi. Olayın detaylarının yanı sıra, hemşirelik ve tıp alanındaki etik sorunları da gündeme getirdi.
Fırat Sarı’nın eklediği iddialar arasında, “Bebeğin bağırsağının patlamış olmasıyla ilgili detaylar, bana göre önemli değil.” sözleri dikkat çekti. Oğlunun yaşadığı korku dolu anlar ve onun üzerindeki etkilerini aktardı. “Oğlum 15 yaşında ve arayan biri, ‘Babam çok iyi bir doktor ancak şu an söyleyemiyoruz.’ demiş.” diyerek, durumun kendisi ve ailesi üzerindeki etkilerini sorguladı.
Son olarak, çapraz sorguda beyan ettiği rakamlar ve isimler üzerinden yapılan tartışmalara da açıklık getiren Sarı, “B
