Yenidoğan Çetesi davasında, 47 sanığın yargılanmasına devam edildi ve duruşmanın beşinci günü geride bırakıldı. Duruşmanın sabah bölümünde, organize suç örgütünün elebaşlarından biri olan, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde ambulans şoförü olarak görev yapan tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in savunması alındı. Özdemir, kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir şekilde reddetti, ancak hasta yönlendirmesi aracılığıyla maddi kazanç sağladığını kabul etti.
Özdemir, İstanbul’daki dört adet kuvözlü ambulans bulunduğunu belirtti. “Bu ekibin hastaneye gelmeleri genellikle 2-3 saat süremektedir” diyen sanık, yaşanan bu gecikmelerin, hastaların yoğun bakım ünitelerine ulaşımını zorlaştırdığını ifade etti. “112 Acil Servis, hastayı doğrudan yenidoğan merkezine götüremez, bu süreçte hastane sevk işlemleri devam eder. Tüm bu süreçlerin hastanın yoğun bakımına ulaşımını 5-6 saat gibi bir süreye yaydığını” belirtti. Özdemir, bu nedenle kendisi gibi aracılık yapan kişilerin devreye girdiğini ve böylelikle sevk süresinin 30-45 dakikaya indirilebildiğini söyleyerek, sağlık sistemindeki yavaşlığın böyle bir ihtiyacı doğurduğunu ifade etti.
Özdemir, hasta yönlendirmesi yapılırken kamu kurumları ile tüm taramaların önceden yapıldığını ve yer bulunamadığı durumlarda sevk işlemi için kendisine danışıldığını söyledi. “112 ambulans şoförü ve örgüt yöneticisi olarak buradayım ama sadece Fırat Sarı’nın danışmanlık yaptığı hastanelere hasta yönlendirmesi yapmıyorum. Sağlık çevrem nedeniyle hastalara yönlendirme yaptığımı kabul ediyorum” dedi.
Özdemir, çeşitli hastanelere hasta nakillerinden maddi kazanç elde ettiğini anlatırken, “Medicence şirketinden, Fırat Sarı’dan, Birinci Hastanesi ve Bağcılar Şafak Hastanesi’nden ödeme aldım. Net bir ücret belirlenmiş değil, hastaneler kendi değerlendirmelerine göre ödeme yapıyor” dedi. Çapraz sorguda, “Hasta başına 10 bin lira aldığım doğru değildir” diyerek, hastalarla ilgili ödeme sisteminin detaylarına da açıklık getirdi.
Bir telefon görüşmesinde “Fırat Sarı’ya ‘Taburcuları durdurmamız lazım’ diyorsun, neden durduruyorsun?” sorusuna, “Bu konuşmaların işgüzarca olduğunu kabul ettim” diyerek yanıt verdi. Özdemir, Şafak Hastanesi’nden 67 bin 500 lira ve 45-50 bin lira gibi ödemeler aldığını kabul etti. Sevk işlemleri ile ilgili herhangi bir menfaatinin bulunmadığını savundu ve “Fırat Sarı’dan korkacak bir durumumuz yok” şeklinde konuştu. Ayrıca, “Yalnızca yenidoğan değil, diğer branşlarda da hastaları yönlendirdiğimi kabul ediyorum. Yaptığım iş, resmi olan bir iş. Tek fark, 112’de ambulans şoförü olduğum için resmi bir statüyü kazanamadım” dedi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri, davadaki trajik durumu kınayarak, “Bu süreçte insanların heyecanla bekledikleri çocuklarıyla ilgili yaşadıkları kayıplar; gerçekten can yakıcı” şeklinde açıklamada bulundular. Komisyon Başkanı Derya Yanık, mağdurlar için çok üzgün olduklarını dile getirdi.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise, “Adli soruşturmayı biz başlattık. Bu çeteye ‘insanlıktan nasibi alamamışlar’ diyoruz. Türkiye tarihinde hiçbir zaman birden fazla hastane kapatılmadı. 13 profesör de bu konuda rapor hazırlayacak” diyerek sürecin ciddiyetine dikkat çekti.
Duruşmada, Bağcılar Medilife Hastanesi’nde çalışan ve dört bebeğin ölümünde sorumlu tutulan doktor Dursun Eryılmaz, bir bebeğin ölümüne dair hatırlamadığını belirtirken, kendisine yöneltilen suçlam