Gelecek Partisi’nin Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, 2016 yılında yapılan bir soruşturmanın kapatılmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Mesih Şahin, yenidoğan çetesi iddialarıyla ilgili belgelerin nasıl ‘hukuka aykırı değil’ denilerek kapatılabileceğini sorguladı. Özellikle, 2016 Kasımında bu davaya dair işlemlerin nasıl yürütüldüğünün araştırılması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda, ismi geçen bazı doktorların şu an devam eden davada sanık olarak bulunmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı.
Buna ek olarak, Gelecek Partisi Bursa Milletvekili Kani Torun, konuyla ilgili yaptığı açıklamada olayın boyutlarının çok daha geniş olduğunu dile getirdi. Torun, tıbbın ilk hedefinin tedavi etmeden önce zarar vermemek olduğunu ifade ederek, konuya dair yolsuzluk iddialarının 2015 yılına dayandığını belirtti. Sağlık alanında yaşanan suistimallerle ilgili çeşitli tespitler yaptıklarını belirten Torun, 2016 yılında başlatılan soruşturmanın sonuçlarının kamuoyuna açıklanması gerektiğini savundu.
Kamu Düzeni Üzerindeki Tehdit ve Çeteler
Mesih Şahin, organize suç örgütlerinin artışının kamu düzenini bozduğunu belirterek, bu durumun ciddi bir sosyal, ekonomik ve siyasal kriz yarattığını söyledi. İnsanların çocuk sahibi olma mutluluğunun nasıl suistimal edildiğini anlatan Şahin, bu durumun insanlık onuruna aykırı olduğunu dile getirdi. Özellikle, bebeklerin bakımında ciddi ihmallerin yaşandığını ve bu noktada devletin vatandaşlarına güven vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.
2016 yılında Sağlık Bakanlığı müsteşarına ulaşan bir mektuptaki bulgulara dikkat çeken Mesih Şahin, yapılan incelemelerde yenidoğan bakımlarında ciddi sorunların ve yanlış uygulamaların tespit edildiğini, ancak incelemenin sonuçsuz kaldığına dikkat çekti. Olayın büyüklüğünün sadece İstanbul ile sınırlı kalmadığının da altını çizen Şahin, tüm Türkiye’deki hususların detaylı bir şekilde araştırılması gerektiğini ifade etti.
Yenidoğan Çetesi Olgusu ve Soruşturma Detayları
İstanbul’da bazı özel hastanelerde hak etmedikleri halde yoğun bakım ünitelerine yatırılan bebeklerin ölümüne dair yapılan soruşturma, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, bu çeteye dair soruşturma başlatmış, ancak bu süreçte savcı Y.E. tehdit edilmiştir. Şu an 22 kişinin tutuklu olduğu ve toplamda 47 kişinin adli süreçte olduğu ifade edilmektedir.
İddianamede yer alan bilgilere göre, şüphelilerin 10 kez ‘kasten öldürme’, ‘nitelikli dolandırıcılık’ gibi suçlarla 177 ila 589 yıl arasında hapis cezası talep edilmektedir. Ölümlerle ilgili olarak, tedavi süreçlerinin ve hasta yönetiminin sorumsuz bir şekilde ele alındığı, buna bağlı olarak birçok ihmale yer verildiği belgelendi. Özellikle, bebeklerin sağlık durumu ile belgelerde gösterilen durumlarının çelişkili olduğu saptandı.
Sağlık İfademiz ve Ailelerin Yaşadıkları Acılar
Ailelerin ifadeleri de davanın trajedisini ortaya koymaktadır. Bir baba, doğum sırasında yaşadıkları zorlukları ve bebeğinin ölüm haberini nasıl aldığını yüreklere dokunan bir biçimde anlattı. Ailelerin yaşadığı kayıplar ve acılar, sağlık sisteminin içindeki yapılan yanlışlıkların sonucudur.
Bu süreçlerde devletin ve sağlık sisteminin daha şeffaf bir yapıya kavuşması gerektiği net bir şekilde ortada. Yenidoğan çetesi olarak bilinen olgunun deşifre olması, sadece İstanbul’da değil, Türkiye genelinde benzer olayların bulunabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla, bu konunun detaylı bir şekilde araştırılması, tüm ulusun güveni açısından hayati öneme sahiptir.