Yenidoğan Çetesi Davası‘nın ikinci duruşması, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirildi ve tamamlandı. Duruşmanın ikinci gününde, sanık avukatlarının yaptıkları red talebinin değerlendirilmesi amacıyla dosyanın Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildi. Duruşma, 18 Şubat 2025 tarihinde tekrar görülecek şekilde ertelendi. Bu davanın, toplumda büyük yankı uyandıran bir skandal sonucunda gündeme gelmesi, hukukun ve sağlığın ne denli iç içe geçtiğini ortaya koymaktadır. Yenidoğan ölümleri ve bunların gerekçeleri üzerine yapılan araştırmalar, yine mahkeme sürecini de etkileyen önemli bir konudur.
Öte yandan, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlıkta Ticari Çeteleşme Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Sağlıkta Ticari Çeteleşme Bebek Ölümleri Ön Raporu”nu yayınladı. Bu rapor, Türkiye’deki yenidoğan ve bebek ölümlerine dair resmi verileri içermektedir. Raporun “Türkiye’de Yenidoğan ve Bebek Ölümlerine Genel Bir Bakış” bölümünde, anne ve çocuk sağlığı ile ilgili resmi ölüm kayıtları detaylı bir şekilde incelendi. 2023 yılı itibarıyla, bebek ölüm hızının bin canlı doğumda 9,8 olarak kaydedildiği belirtilmektedir. Bu oran, hem gelişmiş ülkelerin düzeyinin altında kalmakta hem de Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın stratejik hedefleri ile örtüşmemektedir. Sağlıkta yaşanan bu olumsuzluklar, toplum sağlığını tehdit eden ciddiyette bir meseledir.
ERKEN DOĞUM SIKLIĞI ÜZERİNE VERİLER
Raporda, yenidoğan ölümlerinin en önemli nedeninin erken doğum olduğu ifade edilmektedir. Türkiye’deki erken doğum oranı, yüz canlı doğumda 11 olarak belirtilmiş ve bu oranın Avrupa, Afrika ve Asya ülkeleriyle kıyaslandığında yüksek olduğu vurgulanmıştır. Örneğin, Afrika’daki erken doğum oranı yüzde 7.1, Asya’da ise yüzde 10.4 gibi değerlerle sınırlıdır. Bu kapsamda, bu sağlık sorununun çözümü için önleyici tedbirlerin alınmasına ve koruyucu sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, sağlık hizmetlerinin yapılandırılmasındaki yetersizlikler ve sistemin işleyişindeki aksaklıklar, erken doğumların önüne geçemediği gibi sağlık sistemini de olumsuz yönde etkilemektedir.
2023 verilerine göre, Türkiye genelinde toplam 933 Sağlık Bakanlığı hastanesi, 68 üniversite hastanesi ve 565 özel hastane bulunmasına karşın özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısının, Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerindeki toplam yatak sayısını geride bıraktığı bilgisi raporda derin bir tartışma konusudur. Bu durum, sağlık sistemi üzerinden yürütülen ticari politikaların, finansta ve kaynakların dağılımındaki adaletsizliğin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
SAĞLIKTA TİCARİ ÇETELEŞME SKANDALI
Rapor ayrıca, İstanbul’da meydana gelen çok sayıda yenidoğanın ölümü ile sonuçlanan bir ticari çeteleşme skandalına da değinmektedir. TTB ve İstanbul Tabip Odası’nın, bu konudaki açıklamaları ile süregelen ceza davasının güncel durumu da raporda yer almaktadır. Bu süreç, sağlık sistemimizin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını açık bir şekilde gözler önüne sermekte. Sağlık alanında yaşanan bu tür olaylar, toplumun güvenini sarsmakta ve ciddi bir kamu sağlığı sorunu haline gelmektedir.
Raporun sonuç bölümünde, sağlık alanındaki neoliberal yaklaşımın en ol