Yetki ve Güç Değişimi
Türkiye’de siyasi yaşam, bir dizi yasayla ve uygulamayla köklü değişiklikler geçirmiştir. Geleneksel olarak, yetki ve karar alma süreçleri Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) aracılığıyla yürütülmekteydi. Bununla birlikte, son yıllarda bu belirleyici gücün kaydırıldığına dair belirgin bir eğilim gözlemlenmektedir. Artık yetki, çoğunlukla Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Makamı’na transfer olmuştur.
Bu değişim, özellikle 2017 yılında referandumla kabul edilen ve Türkiye’yi bir başkanlık sistemine yönlendiren Anayasa değişiklikleriyle gerçekleşmiştir. Bu değişiklikler ile birlikte, yasama yetkileri üzerinde daha fazla kontrole sahip olan yürütme erki, TBMM’nin üzerinde bir konuma yerleşmiştir. Böylelikle artık, TBMM’nin karar verici rolü önemli ölçüde zayıflamıştır.
Artık vekiller ve milletvekili kadrosu halk tarafından seçilmemekte, büyük oranda Cumhurbaşkanlığı tarafından atanmaktadır. Bu durum, yasama organının halkın iradesini temsil etme işlevini sorgulanır hale getirmiştir. Vekilleri belirlemek, neredeyse tamamen Beştepe’nin kontrolüne geçmiştir ve bu noktada, demokratik temsili zedeleyen bir yapı ortaya çıkmıştır.
Buna ek olarak, atanan kişilerin yasamayı denetleyen veya onaylayan bir konumda olması, yürütme organının kararlarını daha da pekiştirmektedir. Bu, Türkiye’nin siyasi ikliminde bir tür endişe yaratacaktır ve siyasetin işlerliğini etkileyecek bir dizi sonuç doğurabilir. Yürütme organının güçlenmesi, TBMM’ye olan güvenin sarsılmasına, dolayısıyla halkın siyasi süreçlere olan katılımının azalmasına neden olabilir.
Bu tür değişiklikler, demokrasinin sürekliliği açısından son derece önemlidir. Türkiye’de halkın iradesinin ne kadar dikkate alındığı ve seçimlerin ne ölçüde adil bir ortamda gerçekleştiği konusundaki tartışmalar sürmektedir. Özellikle bu süreçte, yasaların toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilir hale gelmesi için gerekli olan demokratik denetim mekanizmalarının nasıl işleyeceği üzerine endişeler bulunmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’deki siyasi yapının bu şekilde değişmesi, hem yasama alanında hem de halkın temsilinde önemli değişimler getirmiştir. Vatandaşlar için yaşamsal öneme sahip olan kararların alınma süreçlerinin bu denli uzaklaşması, bireyler üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Gelecekte bu değişimlerin nasıl etkiler yaratacağını görmek, Türkiye’nin demokratik yapısını koruma yönünde kritik bir önem taşıyacaktır.