Yunus Emre Vakfı ile ilgili olarak, vakfın tabela şirketlerinden alınan naylon faturalar nedeniyle zarara uğratıldığına dair iddialar üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı harekete geçti ve başsavcılığa suç duyurusunda bulundu. Bu gelişmeler, vakfın mali işleyişine dair ciddi endişeleri beraberinde getirdi.
Alınan bilgilere göre, yangın alarmı veren bu durum üzerine, savcılık “zimmet,” “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma,” “edimin ifasına fesat karıştırma,” “sahtecilik,” “nitelikli dolandırıcılık” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” gibi suçlamalarla soruşturma başlattı. Söz konusu soruşturmada, eski kurum çalışanları Ş.A, M.D, M.Ç, S.Y, İ.K, F.G.E, S.İ. ve F.Y. ile suçlara iştirak ettikleri belirlenen şirket yetkilileri A.F, E.E, E.T.E, F.K, H.K, M.K. ve Y.E. hakkında gözaltı kararı çıkartıldı.
Gözaltı kararı verilen toplam 15 kişiden 11’i gözaltına alındı. Firari olan zanlıların yakalanması için güvenlik güçlerince çalışmaların devam ettiği bildirildi. Bu tür operasyonlar, mali suçlarla mücadelede devletin kararlılığını ve etkinliğini göstermektedir.
Yunus Emre Vakfı, yaşanan bu olayla ilgili olarak bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, “Yunus Emre Enstitüsünde mali konulara ilişkin bazı işlemlerle ilgili şüpheler üzerine, Kültür ve Turizm Bakanlığının talimatıyla bir inceleme süreci başlatılmıştır” denildi. Bu inceleme sürecinin, vakfın itibarını korumak ve mali şeffaflığı sağlamak amacıyla yürütüldüğü vurgulandı. Vakfın Mütevelli Heyeti, bu kapsamda 2024 yılı Haziran ayında başta eski Enstitü Başkanı Şeref Ateş olmak üzere bazı vakıf personelinin görevden alındığını açıkladı. Ardından, Temmuz 2024 itibarıyla teftiş sürecinin başladığı belirtildi.
Teftiş sürecinin şeffaf bir ortamda yürütülmesi amacıyla başkan yardımcılarının kendi talepleri doğrultusunda görevlerinden ayrıldıkları ifade edildi. Açıklamada, yürütülen teftiş sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 23 Aralık 2024 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğu duyuruldu. Bu durum, Yunus Emre Vakfı’nın endişeleri ciddiye alarak üzerindeki spekülasyonları sona erdirmek için adım attığını göstermektedir.
Sonuç olarak, Yunus Emre Vakfı’nın mali işleyişinde meydana gelen bu sorunlar, hem vakfın iç işleyişi hem de Türkiye genelinde vakıflar konusunda güveni sorgulayan bir mesele haline dönüştü. Devletin konuyla ilgili başlattığı soruşturma ve araştırmalar, halkın bu tür kurumlara olan güvenini yeniden tesis etmek için kritik öneme sahip olacaktır. Ayrıca, incelemeler ve alınan tedbirler, gelecekte benzer durumların yaşanmaması adına önem taşımaktadır.