Türkiye, Ortadoğu’dan Afrika’ya, Asya’dan Avrupa’ya kadar birçok ülkeden gelen uluslararası öğrencilere ev sahipliği yapıyor. Uluslararası öğrenci sayısı, dünyanın en üst sıralarında yer alarak 340 bin civarına ulaşmış durumda. Ramazan ayında, Ailelerinden uzakta eğitim gören bu öğrencilerle birlikte çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu bağlamda, Üsküdar’da toplanan Bâb-ı Âlem Uluslararası Öğrenci Derneği İftar Programı öncesinde öğrencilerle bir araya gelerek, ülkelerindeki Ramazan geleneklerini ve Türkiye’deki Ramazan atmosferini konuştuk.
ARAKANLI SAİF UDDİN: “RAMAZAN KUTLAMAMIZ YEDİ GÜN SÜRÜYOR”
Arakanlı Mohammad Saif Uddin, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde Uluslararası Tıp 5. sınıf öğrencisi olarak eğitim görmekte. 27 yaşındaki Uddin, Arakan’daki Budist yönetimin baskısından kaçarak, yedi yıl önce Türkiye’ye eğitim almak için gelmiş. “Bangladeş’te yaşarken İHH’nın yardım faaliyetleri vesilesiyle yollarımız kesişti ve Türkiye’ye yöneldim,” diyor. İstanbul’da 100’den fazla Arakanlı öğrencinin eğitim aldığını belirtiyor ve bu öğrencilerle birlikte Ramazan’da iftarlar düzenlediklerini ifade ediyor. Uddin, iftar için kendi elleri ile Arakan yemekleri hazırladığını beliterek, İstanbul’da Ramazan’ı deneyimlemekte çok mutlu olduğunu aktarıyor.
Birçok farklı kültürden gelen arkadaşlarıyla Ramazan’ı kutlayabilmenin kendisine güzel bir deneyim kattığını vurgulayan Saif Uddin, Bangladeş’teki Ramazan geleneğinden bahsettikten sonra, “Türkiye’de Ramazan tatilimiz kısa ama biz de Ramazanı kutlayarak yedi gün geçiriyoruz,” diyor. Kurtuluş Şehirlerinin atmosferini de oldukça beğenen Uddin, İstanbul’daki yemeklerin kebap ve lahmacuna olan tutkusundan bahsediyor.
KAZAKİSTANLI BOSHAYEVA: “İSTANBUL GÜZEL BİR ŞEHİR, ADETA ÂŞIK OLDUM”
Kazakistanlı Adia Boshayeva, 29 Mayıs Üniversitesi Tarih Bölümü 1. sınıf öğrencisi ve İstanbul’da iki yıldır eğitim görmekte. Boshayeva, Türkiye’deki Ramazan atmosferinin Kazakistan’dakinden çok daha farklı olduğunu vurguluyor ve Sovyetler Birliği sonrası gençlerin İslam’a daha yaklaşmaya başladığını ifade ediyor. “Burada Ramazan atmosferi daha canlı; fakat Kazakistan’da çocuklar Ramazan’da eve para ve şeker dağıtacak şiirler okuyorlar,” diyor. Türkiye’de kebap ve çorba türü yemekler hakkında ilk başta zorlandığını, zamanla bu yemeklere alıştığını belirtiyor.
Boshayeva, İstanbul’da insanların yardımseverliği ve sıcaklığının kendisine çok sıcak geldiğini ifade ederken, Ramazan boyunca İstanbul’un manevi atmosferini hissederek burada kendisini çok huzurlu hissettiğini sözlerine ekliyor.
NEPALLİ SHAHEEN: “EN ŞAŞIRDIĞIM EL ÖPME GELENEĞİYDİ, BİZ DE SELAM SÖYLENİNCE HARÇLIK VERİYORUZ”
Nepalli Neha Shaheen, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde Uluslararası Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi. Yedi yıldır İstanbul’da yaşayan Shaheen, burada Müslüman topluluğu ile içinde bulunmanın kendisi için çok güzel olduğunu vurguluyor. “İstanbul’a ilk geldiğimde her yerde camileri ve Müslümanları görmek beni çok mutlu etti,” diyor. Ramazan’ın azınlıklarla yaşandığı Nepallıların kültürü, burada olduğu gibi kalabalık bir şekilde kutlanmıyor. İstanbul’da camilerin süslenmeleri ve çocuk etkinliklerinin bulunmasını önemsemekte ve Ramazan’da yaşadığı deneyimlerden çok memnun olduğunu belirtiyor.
Ramazan’da yeme alışkanlıklarının farklılık gösterdiğini de